15 Aralık 2008 Pazartesi

Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserden korunmanin yollari!


Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserden korunmanin yollari
Erkan Topuz'dan onemli uyarilar Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserden korunmanin yollarini anlatti. Iste o carpici bilgiler...
Fox TV'Deki Dobra Dobra programina konuk olan Istanbul Universitesi Onkoloji Enstitusu Direktoru Prof. Dr. Erkan Topuz, yine onemli aciklamalar yapti.
Zaman zaman televizyon ekranlarinda halki kanser konusunda bilgilendiren Erkan Topuz, bugunku canli yayinda da kanser hastalarina seslenerek umitlerini hic kaybetmemeleri gerektigini belirtti ve son donemde kanser alaninda tiptaki gelismeleri anlatti:
"Hic bir zaman umitsiz olmayin. Ozellikle kadinlarda meme, yumurtalik, erkeklerde testis kanserleri icin de boyle. Mesela bobrek kanserlerinde hic umit yoktu eskiden. Simdi yeni bir ilac bulundu. Bobrek tumorlerinde sifa elde ediyoruz. Hem de hedefe yonelik sekilde. Karaciger kanserinde de yine bir ilac bulundu. Modern bir sekilde tedavi yapiyoruz. Her kanser turunde buyuk gelisme var. Beyin tumorlerinde bile...."
Prof. Topuz, bu aciklamalardan sonra halkin modern tiptaki gelismeleri dikkate almalari gerektiginin altini cizdi ve su onemli uyariyi yapti: "Demek ki modern tippi hic bir zaman birakmiyoruz. Kocakari ilaclarinin, sahtekarlarin, sarlatanlarin kol gezdigi bir ortamda. Ben televizyona ciktigimdan beri biraz sustular. SAKIN INTERNET KANALIYLA ILAC ALMAYINIZ! Tarim Bakanligi'nin kontrolunden gecmis ilaclari alalim eczanelerden. Ortalik sahtekar kayniyor."
ISTE PROF.DR.ERKAN TOPUZ'DAN CARPICI BILGILER VE UYARILAR
SEKER KANSERIN EN SEVDIGI GIDADIR -2020 yilinda 20 milyon belki daha fazla kisi kansere yakalanacak. Cunku cilginca bir artis var. Amerika'da 550 ton bocek ilaci topraga dokulmekte. Her bir bebege senede 2,5 kilogram ziraat ilaci dusmekte. Turkiye'de bu daha bilincsiz kullaniliyor. Onun icin 'Biz niye kanser oluyoruz?' demeyin. Iste bunlardan dolayi oluyoruz. Bizim Karadeniz'de findik veya diger tarlalari acmak icin zehir dokuyorlar. Bu zehirler suya geciyor ve bizim zavallilar sakir sakir o memba sulariyla zehirleniyorlar. Karadeniz ya da Antalya'daki yerler vs. Ciftcilerde beyin tumoru, lenfoma, losemi en cok goruluyor. Cunku ictigi suyla direk kanseri aliyor. Topraktaki dikenler bitsin diye oturup dibine zehir atmamalilar.
-Insanlar kendi kendini kansere hazirliyor. Dunya kansere canak tutuyor. Yani hepimizin kanser olmasi icin dunya ugrasiyor. Amerika dahil.
-Amerika'da kolaya, japon yemeklerine bile seker koyuyorlar. Cunku seker sismanlatiyor, doyurucu oluyor. Bu da obeziteye sebep oluyor. Obezite demek kanser demek. Seker demek, kanserin en sevdigi gida demek. Yani Amerika'li vatandasini korumuyor. Rahatina bakiyor. Millete ucuz beslenmeyi ve fastfoodu dayatiyor. Onun icin birinci sebep korunmak.
-Beyaz un, beyaz seker ve tuzdan kacinmak gerek. Tuzu kaya tuzu olarak cok az miktarda tercih etmeliyiz.
-Hic bir urunu devamli olarak kullanmayiniz. Mesela sulari 3 ayda bir degistiriniz. Ne olursa olsun hepsinde ufak bir karisim vardir. Kronik olarak aldiginiz bir sey uzun surede kanser yapar. Kaynatmakla alakasi yok. Daglardan tepelerden gelirken bu bitkisel ilaclarin icine karismasi olayi dogrudan dogruya farkli bir konuma getiriyor.
-Esmer ekmegin kabugunu yeyin. Kabugunda kanserden koruyan bir madde bulunur.
-Ornegin kuskonmaz, feslegen cok buyuk sifadir. Feslegeni salatalariniza atin, buyuk miktarda C vitamini vardir.
-Rezeneyi bol bol tuketin. Rezeneyle beraber, taze zencefil, nane ve bir elmayi birlestirip kati meyva sikacagindan cikarip yemeklerden once bir iki corba kasigi icerseniz sizi migde kanseri, ulser ve gastritten korur.
-Kemoterapi ve radyoterapi gorenler, kaynar suyun icine bir kahve kasigi kuru zencefil, papatya ve bir dilim limon koyup gunde 3 kupa tuketebilir. Bu karisim, agiz yarasina mani oluyor, radyoterapinin meydana getirdigi bazi yanmalara mani oluyor, kemoterapinin meydana getirdigi bulantiyi azaltir.
-Cemenin, tumor hucrelerini kuculttugu gorulmustur. Ayni zamanda domates salcasi, sarimsak, arnavut biberi (aci seviliyorsa) ve mesela tarhun gibi mucizevi bitkiler cektirilip bir dilim her gun ekmegin uzerine surerse kanserden kendisini korumus olur bir olcude.
-Kansere yakalanmadan evvel sut icmekte hic bir mahsur yok. Ama kansere yakalandiginda insanlar asiri miktarda sutlu gidalar almamali.
-Ailesinde meme kanseri olmasa bile 7-8 kadindan biri zaten bu hastaliga yakalaniyor. Meme kanserinden korunmak icin ve herhangi bir sekilde memede fibrokist ya da baska kist varsa keten tohumunu eksik etmeyecek, soya yagi, E vitamini, selenyumunu alacak (doktora danisarak almali) Ailede meme kanseri varsa kesinlikle hormonal ilac almayacak.
-Kolon kanserleri: Kabizlik kesinlikle cekmemeli. Bu tur hastalar havuc, ananastan buyuk fayda gorurler. Bu kisilere dogrudan meyva suyunu tavsiye etmiyorum. Direk meyvayi posali tuketmeliler. Kirmizi etten kacmali, tuzlu ve bekletilmis etler, sucuk, salam, sosis gibi yiyeceklerden ve fastfooddan kacmali.
-Normal pamuk kanserojendir. Ama dogal pamukta arpa bugday, fasulye, soya, mercimekleri cillendirsinler ve salatalarina katsinlar. Bu filizler kanserden korur ve bagisiklik sistemini guclendirir.
-Biberiye meme ve diger kanser turlerinde cok buyuk sifadir, depresyona da iyi gelir.Balkonunuza ekin, yasini salatalariniza atin, kurusunun da cayini yapin. Arnavut biberi cok sifalidir. Karahindiba, kuzukulagi, tere gibi bir cok faydali bitkiyi balkonlarda yetistirebilirsiniz .
-Keten tohumu tane olarak alip, kucuk bir kahve veya karabiber ogutucusunde ogutup her gun bir corba kasigi alinmali. Ama her iki uc gunde bir tazeleyin. Cok sifali. meme ve kolon prostat kanserinde ozellikle. Icinde onemli yaglar var. Ancak soya yagi ile keten tohumu meme kanserine yakalananlarda YASAK.
-Zeytin basli basina bir sifadir. Ama dikkat edin benzin veye yag ureten fabrikalardan teneke aliyor ve iclerinde zeytinyagi yapiyorlar. Bu cok tehlikeli ve kanserojen. Belli bir markayi ya da bildiginiz yerden aliniz. Bunlara bir de boya katiyorlar.
-Rahim agzi kanserinden korunmanin basinda havuc gelir. Kirmizi olan yiyecekler cok onemlidir. Kirmizi olan herseyin rahim kanserinde cok buyuk bir etkisi vardir. Dulavratotu, civanpercemi cayi miyom olusmasini yavaslatir. Her kadin yilda bir kez simir testi yaptirmali.
-Sakin sicak ya da kaynar suyla ya da meyva susuyla veya susuz bir sekilde hap yutmaya kalkismayin. Mutlaka suyla icin. Cunku bunlar yemek borusuna takili kaliyor, bir sure sonra ulser meydana getiriyor. Kronik ulser de zamanla kanser meydana getiriyor. Bu basit bir uyari ama binlerce insanin hayatini kurtarir.
-Zerdacal, Tanri'nin bir mucizesidir. Gunde 2-3 corba kasigi alabilmeliler. Bir tavuk corbasi yapip icine koyup ailecek yesinler mesela. Bunu bir baharat olarak kabul etsinler.
-Elma ve sogan da cok onemlidir. Mutlaka yenilmesi lazim.
BU CALISMA DUNYADA ILK Prof. Dr. Erkan Topuz, Istanbul Buyuksehir Belediyesi Baskani Kadir Topbas'in onculugunde yeni bir uygulama yapmaya hazirlandiklarini ve bu uygulamanin dunyada bir ilk oldugunu belirtti. Ozellik sigara icenleri akciger kanseri konusunda uyarmaya yonelik olan ve saglikli beslenmeyi anlatan bir takim bilgiler elektronik bilboardlarla halka verilecek. Topuz, bu uygulamayi soyle anlatti:
"20 saniyede bir 1 insan akciger kanserinden olmeye basladi. Cesitli yerlere konulacak bilboardlarla saglikli beslenmeyle ilgili bilgiler verilecek ve her 20 saniyede bir 1 insanin oldugu hatirlatilacak. Insanlar 20 saniyede bir kafasini kaldirip bakinca, bir kisinin daha eksildigini gorecek. Bu bilgiden sonra da herhalde kafasina dank edecek."

Prof.Dr.Erkan Topuz

Erkan Topuz’dan kanser uyarısı !!


Bir çok kanser türünün tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Prof. Dr. Erkan Topuz, ’Kanserde her zaman ümit vardır’ dedi ve kanserden korunmanın yollarını anlattı. İşte o çarpıcı bilgiler...

Fox TV’Deki Dobra Dobra programına konuk olan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine önemli açıklamalar yaptı. Zaman zaman televizyon ekranlarında halkı kanser konusunda bilgilendiren Erkan Topuz, bugünkü canlı yayında da kanser hastalarına seslenerek ümitlerini hiç kaybetmemeleri gerektiğini belirtti ve son dönemde kanser alanında tıptaki gelişmeleri anlattı: "Hiç bir zaman ümitsiz olmayın. Özellikle kadınlarda meme, yumurtalık, erkeklerde testis kanserleri için de böyle. Mesela böbrek kanserlerinde hiç ümit yoktu eskiden. Şimdi yeni bir ilaç bulundu. Böbrek tümörlerinde şifa elde ediyoruz. Hem de hedefe yönelik şekilde. Karaciğer kanserinde de yine bir ilaç bulundu. Modern bir şekilde tedavi yapıyoruz. Her kanser türünde büyük gelişme var. Beyin tümörlerinde bile...."Prof. Topuz, bu açıklamalardan sonra halkın modern tıptaki gelişmeleri dikkate almaları gerektiğinin altını çizdi ve şu önemli uyarıyı yaptı: "Demek ki modern tıppı hiç bir zaman bırakmıyoruz. Kocakarı ilaçlarının, sahtekarların, şarlatanların kol gezdiği bir ortamda. Ben televizyona çıktığımdan beri biraz sustular. SAKIN İNTERNET KANALIYLA İLAÇ ALMAYINIZ! Tarım Bakanlığı’nın kontrolünden geçmiş ilaçları alalım eczanelerden. Ortalık sahtekar kaynıyor."İŞTE PROF.DR.ERKAN TOPUZ’DAN ÇARPICI BİLGİLER VE UYARILARŞEKER KANSERİN EN SEVDİĞİ GIDADIR -2020 yılında 20 milyon belki daha fazla kişi kansere yakalanacak. Çünkü çılgınca bir artış var. Amerika’da 550 ton böcek ilacı toprağa dökülmekte. Her bir bebeğe senede 2,5 kilogram ziraat ilacı düşmekte. Türkiye’de bu daha bilinçsiz kullanılıyor. Onun için ’Biz niye kanser oluyoruz?’ demeyin. İşte bunlardan dolayı oluyoruz. Bizim Karadeniz’de fındık veya diğer tarlaları açmak için zehir döküyorlar. Bu zehirler suya geçiyor ve bizim zavallılar şakır şakır o memba sularıyla zehirleniyorlar. Karadeniz ya da Antalya’daki yerler vs. Çiftçilerde beyin tümörü, lenfoma, lösemi en çok görülüyor. Çünkü içtiği suyla direk kanseri alıyor. Topraktaki dikenler bitsin diye oturup dibine zehir atmamalılar.-İnsanlar kendi kendini kansere hazırlıyor. Dünya kansere çanak tutuyor. Yani hepimizin kanser olması için dünya uğraşıyor. Amerika dahil. -Amerika’da kolaya, japon yemeklerine bile şeker koyuyorlar. Çünkü şeker şişmanlatıyor, doyurucu oluyor. Bu da obeziteye sebep oluyor. Obezite demek kanser demek. Şeker demek, kanserin en sevdiği gıda demek. Yani Amerika’lı vatandaşını korumuyor. Rahatına bakıyor. Millete ucuz beslenmeyi ve fastfoodu dayatıyor. Onun için birinci sebep korunmak. -Beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan kaçınmak gerek. Tuzu kaya tuzu olarak çok az miktarda tercih etmeliyiz.-Hiç bir ürünü devamlı olarak kullanmayınız. Mesela suları 3 ayda bir değiştiriniz. Ne olursa olsun hepsinde ufak bir karışım vardır. Kronik olarak aldığınız bir şey uzun sürede kanser yapar. Kaynatmakla alakası yok. Dağlardan tepelerden gelirken bu bitkisel ilaçların içine karışması olayı doğrudan doğruya farklı bir konuma getiriyor.-Esmer ekmeğin kabuğunu yeyin. Kabuğunda kanserden koruyan bir madde bulunur.-Örneğin kuşkonmaz, fesleğen çok büyük şifadır. Fesleğeni salatalarınıza atın, büyük miktarda C vitamini vardır. -Rezeneyi bol bol tüketin. Rezeneyle beraber, taze zencefil, nane ve bir elmayı birleştirip katı meyva sıkacağından çıkarıp yemeklerden önce bir iki çorba kaşığı içerseniz sizi miğde kanseri, ülser ve gastritten korur.-Kemoterapi ve radyoterapi görenler, kaynar suyun içine bir kahve kaşığı kuru zencefil, papatya ve bir dilim limon koyup günde 3 kupa tüketebilir. Bu karışım, ağız yarasına mani oluyor, radyoterapinin meydana getirdiği bazı yanmalara mani oluyor, kemoterapinin meydana getirdiği bulantıyı azaltır.-Çemenin, tümör hücrelerini küçülttüğü görülmüştür. Aynı zamanda domates salçası, sarımsak, arnavut biberi (acı seviliyorsa) ve mesela tarhun gibi mucizevi bitkiler çektirilip bir dilim her gün ekmeğin üzerine sürerse kanserden kendisini korumuş olur bir ölçüde.-Kansere yakalanmadan evvel süt içmekte hiç bir mahsur yok. Ama kansere yakalandığında insanlar aşırı miktarda sütlü gıdalar almamalı. -Ailesinde meme kanseri olmasa bile 7-8 kadından biri zaten bu hastalığa yakalanıyor. Meme kanserinden korunmak için ve herhangi bir şekilde memede fibrokist ya da başka kist varsa keten tohumunu eksik etmeyecek, soya yağı, E vitamini, selenyumunu alacak (doktora danışarak almalı) Ailede meme kanseri varsa kesinlikle hormonal ilaç almayacak. -Kolon kanserleri: Kabızlık kesinlikle çekmemeli. Bu tür hastalar havuç, ananastan büyük fayda görürler. Bu kişilere doğrudan meyva suyunu tavsiye etmiyorum. Direk meyvayı posalı tüketmeliler. Kırmızı etten kaçmalı, tuzlu ve bekletilmiş etler, sucuk, salam, sosis gibi yiyeceklerden ve fastfooddan kaçmalı.-Normal pamuk kanserojendir. Ama doğal pamukta arpa buğday, fasulye, soya, mercimekleri çillendirsinler ve salatalarına katsınlar. Bu filizler kanserden korur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. -Biberiye meme ve diğer kanser türlerinde çok büyük şifadır, depresyona da iyi gelir.Balkonunuza ekin, yaşını salatalarınıza atın, kurusunun da çayını yapın. Arnavut biberi çok şifalıdır. Karahindiba, kuzukulağı, tere gibi bir çok faydalı bitkiyi balkonlarda yetiştirebilirsiniz. -Keten tohumu tane olarak alıp, küçük bir kahve veya karabiber öğütücüsünde öğütüp her gün bir çorba kaşığı alınmalı. Ama her iki üç günde bir tazeleyin. Çok şifalı. meme ve kolon prostat kanserinde özellikle. İçinde önemli yağlar var. Ancak soya yağı ile keten tohumu meme kanserine yakalananlarda YASAK.-Zeytin başlı başına bir şifadır. Ama dikkat edin benzin veye yağ üreten fabrikalardan teneke alıyor ve içlerinde zeytinyağı yapıyorlar. Bu çok tehlikeli ve kanserojen. Belli bir markayı ya da bildiğiniz yerden alınız. Bunlara bir de boya katıyorlar. -Rahim ağzı kanserinden korunmanın başında havuç gelir. Kırmızı olan yiyecekler çok önemlidir. Kırmızı olan herşeyin rahim kanserinde çok büyük bir etkisi vardır. Dulavratotu, civanperçemi çayı miyom oluşmasını yavaşlatır. Her kadın yılda bir kez simir testi yaptırmalı. -Sakın sıcak ya da kaynar suyla ya da meyva susuyla veya susuz bir şekilde hap yutmaya kalkışmayın. Mutlaka suyla için. Çünkü bunlar yemek borusuna takılı kalıyor, bir süre sonra ülser meydana getiriyor. Kronik ülser de zamanla kanser meydana getiriyor. Bu basit bir uyarı ama binlerce insanın hayatını kurtarır.-Zerdaçal, Tanrı’nın bir mucizesidir. Günde 2-3 çorba kaşığı alabilmeliler. Bir tavuk çorbası yapıp içine koyup ailecek yesinler mesela. Bunu bir baharat olarak kabul etsinler. -Elma ve soğan da çok önemlidir. Mutlaka yenilmesi lazım.BU ÇALIŞMA DÜNYADA İLK Prof. Dr. Erkan Topuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın öncülüğünde yeni bir uygulama yapmaya hazırlandıklarını ve bu uygulamanın dünyada bir ilk olduğunu belirtti. Özellik sigara içenleri akciğer kanseri konusunda uyarmaya yönelik olan ve sağlıklı beslenmeyi anlatan bir takım bilgiler elektronik bilboardlarla halka verilecek. Topuz, bu uygulamayı şöyle anlattı: "20 saniyede bir 1 insan akciğer kanserinden ölmeye başladı. Çeşitli yerlere konulacak bilboardlarla sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgiler verilecek ve her 20 saniyede bir 1 insanın öldüğü hatırlatılacak. İnsanlar 20 saniyede bir kafasını kaldırıp bakınca, bir kişinin daha eksildiğini görecek. Bu bilgiden sonra da herhalde kafasına dank edecek."

12 Aralık 2008 Cuma

Kanser olmayı beklemeyin, tedbir alın


Kanser olmamak için bugünden tedbir alınması gerektiğinin altı çizildi.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, 2020 yılında dünyada 25 milyon insanın kanser hastası olacağının tahmin edildiğini belirterek, "Kanser olmamak için bugünden tedbir alın" dedi.
Topuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyadaki kanser vakası sayısının her geçen gün arttığını, sağlıksız beslenme ve kullanılan ürünlerin hastalığı tetiklediğini ifade etti.Kanser denilince akla hemen ölüm geldiğini ama kanserin tedavisini bulma yolunda önemli adımlar atıldığını anlatan Topuz, şöyle konuştu:"Kalp hastası olacağına kanser ol. Kanser çaresiz bir hastalık değildir. Esas olan bilimdir. Tedavi aşamasında alternatif tedavi yöntemleri de gündeme geliyor. Hiçbir zaman şarlatanlar bilimsel tıbbın önüne geçemez. Şarlatanların icat ettiği bazı bitkiler hastalığı geciktirmekte ve ölüme neden olmaktadır. Kemoterapi sırasında bazı bitkiler vardır ki hastayı zehirler. Alternatif tıp diye bir şey yoktur, tamamlayıcı tıp vardır. 15 maydanoz koy, 20 dereotu koy, sakın 10 dakika değil, 8 dakika kaynat... Bunlar halkı kandırmaya yönelik tarifler. Bunu diyenler tıp doktoru bile değil, ziraat mühendisi falan."
Dünyada 2020 yılında 25 milyon insanın kansere yakalanacağının tahmin edildiğini anımsatan Topuz, "Hemen kanser olmayı beklemeyin. Kanser olmamak için bugünden tedbir alın" dedi.Kanserle mücadelenin anne karnında başladığını dile getiren Topuz, iyi beslenen annenin çocuğunda kanser çıkma riskinin 5 kat daha az olduğunu söyledi.Tarım ilacına maruz kalan köylülerin şehirde yaşayanlara göre beyin, lenf ve lösemiye 7 kat daha fazla yakalanma riski bulunduğunu dile getiren Topuz, "bilinçsiz köylü kansere bizden daha yakın" görüşünü dile getirdi.TAMAMLAYICI TIPTopuz, kanserden koruyan ve kanser tedavisinde hastalara destek olan tamamlayıcı tıbbın "ruhsal ve bedensel yaklaşımlar" ile "bitkiler" şeklinde ikiye ayrılabileceğini ifade ederek, tamamlayıcı tıp hakkında şu bilgileri verdi:"- Dünyada bilinçli kişiler tarafından uygulanan hipnozun kanser ağrılarını azalttığı kabul edilmiştir.- Bir yerde namaz da Hristiyanların, Musevilerin ibadeti de yoga da meditasyondur. Yani doğrudan doğruya yaratana odaklanarak iyi şeyler dilemek, güzel düşünmek...- Kemoterapi ve ilaç tedavisi olan hastalarda önerilmeyen akupunktur, ehil kişiler tarafından uygulanınca bulantı ve kusmayı engelleyebiliyor, kronik ağları yüzde 36’ya kadar azaltabiliyor, kemoterapi sonrası el ve ayak uyuşukluğunu gideriyor.- Çin yakın dövüş sanatlarından olan taichi egzersizleri kan ve enerji sirkülasyonunu olumlu etkilediğinden hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı oluyor, kemik kaybını geciktiriyor.- Masaj bilinçli kişiler tarafından yapılırsa hastayı rahatlatıyor.- Acılı arabesk değil, huzur veren müzikler, Mozart, Haydn, Schubert,Beethoven, Brahms dinleyin. Kaos oluşturan gürültülü müzikler dinletilen farelerin kanser olduğu görüldü. Dans edin.- Son 10 senede yapılan araştırmalar, ailesinden birini, yakınını kaybedenlerde kanserin daha hızlı çıktığını gösterdi. Stresin kanser üzerindeki olumsuz etkisi ispat edildi. Mutlu olun, devamlı gülmeye çalışın. 3-4 bin yıl önce Mezopotamya’da çaresiz hastalığa yakalanan insanlar maskların önünden geçirilir ve güldürmeye çalışılırmış. Eskiler ’Bir kahkaha bir kilogram pirzolaya bedel’ der. İnsan neşeli ve mutlu olduğu zaman vücudu potansiyel zararlı maddelere karşı koruyan immun sistemi güçleniyor. Günde 5-6 kez içten kahkaha atın.- Sevgi-inanç tedavisi önemli. İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Musevi ol, seni yaratana inan. Seni yaratana inandığında ve güvendiğinde, sana destek olacağına inan. Güveneceğiniz bir doktor seçin. Aile sevgisi de çok önemli. Hastayı, ailesi, arkadaşları, komşuları, dostları hayata bağlar.- Spor yapın. Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski var.Bu nedenle her gün yarım saat yürüyün, aletsiz jimnastik yapın ya da yüzün. Vücudunuzdaki yağı yakmaya bakın aynı zamanda spor yapınca insan stresten uzak kalır."EN UCUZ ANTİOKSİDAN BİBERİYEErkan Topuz, Türkiye’nin yiyecek açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu belirterek, doğal olması şartıyla kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri şöyle sıraladı:"- D-limoen: Limon ve mandalina kabuğunda olan D-limoen kanser tümörünü eritiyor ve çoğalmasını durduruyor. Limon ve mandalina kabuklarını atmayın. Sirkeli su ile iyice yıkadıktan sonra yiyin.- Nar: Meme kanserinde nar suyu çok faydalı. Kabuğunda ve çekirdeğinde de büyük şifa var. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin. Meyveleri posasıyla yiyin.- Mantar: Çeşitli terapötik özellikleri olduğu bilinen en azından 270 mantar türü mevcuttur. Japonya, Çin ve Kore’de yürütülen çok sayıda bilimsel çalışma mantarların sağlığa yararlı yeni uygulamalarını ortaya koymuştur. Draje halinde satılan bu mantar haplarını eczanelerden bulabilirsiniz. Ayrıca kültür mantarlarından beyaz olanları değil, esmer olanları yiyin. Çünkü mantarlar kanserojen madde ile beyazlatılıyor.- Kansere karşı etkili olan ellagıc asit, bütün kırmızılarda bulunan bir antioksidandır. Ahududu, çilek, böğürtleni mevsiminde bol bol yiyin. Yapraklarından çay yapın. Bunlar kemik iliğini harekete geçirir, immun sistemini güçlendirir, tümörlerin erimesine neden olur.- En ucuz antioksidan olan biberiye tüketin. Çok arsız bir bitkidir, saksıda bile yetişir. Her türlü tümörde etkili olan biberiyeyi aktardan almak yerine balkonunuzda yetiştirin. Yaşını salatalarınıza atın, kurusunun da çayını yapın. Karahindiba, kuzu kulağı, tere, ökse otu da tüketin.- En çok havuçta bulunan A vitamini cilt, lenfoma, böbrek, kolon, meme kanserinde çok faydalı.- Uzun ömrün sırrı domates, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinde çok faydalıdır. Ama mevsimlik domates... İyi ev hanımları, 1 Temmuz ile Eylül sonu arasında üretilen domatesi kışın kullanmak için salça yapar. Ev salçası ve ketçapı kullanın.- E vitamini için selenyum açısından zengin ananas, yoğurt, enginar, brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu çok tüketin. Bunlar memedeki ödemi alır."YEŞİL ÇAY İÇİNTopuz, kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri sıralarken, şöyle devam etti:"- Hücre bölünmesini yavaşlattığı için yeşil çay için. Koyu çay, mide kanseri riski oluşturur. Çayı, açık ve şekersiz olarak tüketin. Günde 2 kupa, 8-10 dakika demlenen yeşil çay için. Her gün papatya ve zencefil çayı için.- Güçlü bir antioksidan olan indol-3-karbinol, en çok brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu ve turunçgillerde bulunuyor. Bunlar, meme kanserini önleyen en önemli gıdalar. Dünyadaki en ucuz ve şifalı bitki olan lahanayı haftada bir kez yiyin. Lahana, bağırsak ve karaciğerdeki zehirleri bloke ediyor, tümörlerin bilinçsizce çoğalmasını durduruyor.- Soya keten tohumu ile birlikte fibrokistlerde, meme kanserinde ve prostat kanserinde çok faydalı. Yemeklerde kullanacağınız yarı zeytinyağı, yarı soya yağı sizi meme kanserinden belli ölçüde koruyacaktır. Soya ayrıca kemik yoğunluğunu da artırıyor. Menopoz döneminde de sıkıntıyı gideren bir özelliği vardır.- Antikansorejen olan meyan kökü ülseri kapatır ve ağız yaralarına iyi gelir. Tansiyon ve diyabeti olmayanlar 2 ay meyan kökü içsin, 3 ay ara versin.- Yoğurt, probiyotik yoğurt kullanılarak evde yapılmalı. Günde 300 gram yoğurt tüketmek meme, kolon, mide, yumurtalık, endometriyoz kanserinde koruyucu."- Acı biber, Arnavut biberi mide kanserinden koruyor. Çok şifalı. İmmun sistemini güçlendiriyor. Ancak Gaziantep, Şanlıurfa gibi yerlerde damda yetiştirilmiş, kurutulmuş biberler aflatoksin denen bir madde ihtiva eder ki karaciğer kanseri yapar. Siz biberinizi saksıda yetiştirin, sonra blender ile çekin ve yemeğinizin üzerine atın.- Bağışıklık sistemini güçlendiren beta glukan arpa, maya, nişasta, mantar, esmer pirinç ve ekmekte bulunuyor. Özellikle meme kanserine karşı koruyucu özelliği var.- D vitamini kanseri önler, belli dozda tüketilmeli.- At kestanesi. Özellikle hemoroid tedaivisinde iyi. 4-5 tane at kestanesini alın, içine biraz da krem koyarak blendarda ezin, hemoroid tedevisinde kullanın. Ayrıca varis, hemoroid ve meme kanserine bağlı ödem oluşan kollarda kullanılır.- Karadut hormon atılmayan tek ağaç. mevsiminde bol bol tüketin.- Kanserden koruyucu etkisi olan melatonin salgısı açısından mutlaka karanlıkta uyuyun. Kanser hücresi aydınlıkta çoğalır, karanlığı sevmez. Saat 22.30-23.00 gibi yatın. Işıksız ve rahat bir uyku, güneşin doğuşuyla kalkmak sağlıklı yaşam tarzınız olsun. Gece vardiyasında çalışanlarda ve aydınlıkta uyuyanlarda meme kanserine yakalanma riski 5 kat artıyor."KORUNMA YOLLARITopuz, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:"- Çikolata, kola ve kahveden sakının. Salam, sosis, sucuk, hazır meyve suyu, mayonez, ketçap, konserve tüketmeyin. Yamuk yumuk elma alın.- Hayvanlara büyüme hormonu verilince süt ve eti artıyor. Bunlar insana da geçiyor. Akciğer kanseri hastalarında aşırı süt tüketenlerde ömür daha da kısalıyor. Kırmızı ette kuzu eti tercih edin, genellikle kuzular zehirlenmemiştir. Kırmızı et yerine beyaz et tercih edin. Kümes hayvanlarından köyde yetişenleri yemeye çalışın. Marketlerden aldığınız kümes hayvanlarının derisini yemeyin.- Beyaz un, şeker ve tuzu hayatınızdan çıkarın.- Daima bebe şampuanı, defne sabunu ve saf sabun kullanın. Oda spreyi, ter önleyici koltuk altı kremi, deodorant kullanmayın. Organik denilen saç boyaları bile kanserojendir, kullanmayın, kına yakın.- Küçük balık tercih edin, dip balığı yemeyin. Balık yaşlandıkça kanserojen etkisi artar. Haftada en fazla bir kilo balık tüketin. En ucuz balığı tüketin.- Fast-food’tan uzak durun. Haftada 3 kezden fazla fast-food yiyenlerde kanser riski daha fazla.- Alkolü kısıtlı kullanın. Sigara içmeyin.- Stresten uzak durun, pozitif olun.- Kanserden korunmak bebeklikte başlar. Çocuğunuza gülmeye alıştırın, onu mutlu edecek şeyler yapın. 12 yaşından önce cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Cep telefonunu kendinizden uzakta şarj edin. Çocuk odasında şarj etmeyin. 30-45 saniyeden fazla konuşmayın. Uzun yolculukta kapatın.- Televizyonu 5 metre uzaktan izleyin.- Sprey şeklindeki böcek ilacı kullanmayın.- Badana yapılan eve 15-20 gün girmeyin. Mobilya cilası kanserojendir.Eski mobilyalarınıza sahip çıkın.- Sentetik halıdan uzak durun.- Çocuklarınızın plastik çim bahçelerinde oynamasına izin vermeyin.- Çocuk bahçelerini ilaçlamayın.- Mutfakta plastik, bakır, alüminyum kullanmayın.- Bulaşık makinenizin parlatıcı gözüne sirke koyun. Makineden çıkardıklarınızı sirkeli sudan geçirin. Ne kadar durulansa da üzerinde deterjan kalır.- Çamaşır makinesinde zeytinyağlı sabun kullanın."ZAYIFLAMA İLAÇLARI KANSEROJENBütün zayıflama ilaçlarının kanserojen olduğunu vurgulayan Topuz, "Hızlı kilo vermek kanserojendir. Bir ayda 1-1,5 kilo verilir. Kısa sürede aşırı kilo verenlerde kanser olma riski daha yüksek" dedi.Prof. Dr. Erkan Topuz, vatandaşları mangal konusunda da uyararak, "Fazla mangal yapmayın. Yaparsanız da fazla pişirmeyin, yakmayın. En ufak yanık kanserojen riskini artırır. Mangal yerine fırın haşlama, buğulama tercih edin" diye konuştu.

Topuz’un kanserojen uyarıları

Kanser konusunda çok önemli bilgiler veren Prof. Dr. Erkan Topuz, bu kez Arena’daydı. Topuz’un verdiği hayati bilgiler arasında son derece dikkat çekici ayrıntılar vardı. İşte 24 saat boyunca maruz kaldığımız kanserojen tehditler...
Star TV’de, araştırmacı gazeteci Uğur Dündar yönetimindeki Arena programına konuk olan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine çok çarpıcı açıklamalar yaptı. 2020 yılında dünyada 20 milyon insanın kanser olacağını vurgulayan Prof. Dr. Erkan Topuz, yiyecek-içecek maddelerinden, giyim kuşama ve temizlik malzemelerine kadar bir çok üründeki kanser tehlikesine dikkat çekti ve son derece önemli uyarılarda bulundu. İşte Prof. Dr. Erkan Topuz’un açıklamaları:-Yeni arabalarda çok güzel kokular vardır. İşte kanserojen! Çünkü arabaların içindeki tüm o plastikleri yapıştırmak için kullanılan yapıştırıcıların hepsi kanserojendir. Tabiatta o kadar güzel yapıştırıcılar vardır ki... Mesela ipek böceklerinin salgısından elde edilen zamkın gücü başka hiç birşeyde yok. Midyeler, denizdeki demirle birleşerek taşa yapışıyor ve onu kopartamıyorsunuz. Korkunç bir yapıştırıcı gücü var. işte dünya yavaş yavaş bunlara dönmeli...-Kuru temizleme işleminden geçen giysilerin üzerinde kanserojen madde kalıntıları vardır. -İşyerlerinde bilgisayarlar açık, belki oda da televizyon var ve o da açık, cep telefonları da tabii yanımızda... Radyasyonlu ortamları havalandırmak gerekir. Cep telefonlarıyla 30 saniyeden fazla konuşmak, 10 yıl sonra beyin tümörlerinin 2 katına çıkmasına neden olmakta. Cep telefonlarını kulaklıkla kullanalım. Nispeten daha koruyucu bir etkisi var. Bilgisayarlarımızı gerekmedikçe açık bırakmayalım. Televizyonları 6-7 metre uzaktan izleyelim. -Baz istasyonlarına aşağı yukarı 1 kilometre uzaklıkta oturmamız gerekir. Bir de ayriyeten Amerika’da yeni çıkan yasa ile cep telefonlarını kuvvetlendirici yerler var. Onların da okullara 500 metreden yakın olmaması gerekiyor. Yeni yapılan bir çalışmada (2005 yılı Amerika’da) otobana yakın oturanlarda özellikle çocuklarda kanser ve lösemi riskinin 5 kart arttığı görülmüş. Arabalardan yayılan mazot ve kurşun atıklarından dolayı. -Çalışan insanların çoğunluğu öğle tatillerinde fastfood yiyorlar. Yanında bir gazlı içecek var. Tabi bunların içinde şeker var. Şeker kanserin en önemli dostudur. Fastfooddaki et kırmızı et ve yanmış. Bunun içinde bir yığın katkı maddesi var. Yanında ise hiç hiç sebze yok. -Sodayı da aşırı tüketmeyelim. Radyasyon var çünkü içinde. 1-2 tanenin zararı yok ama aşırı miktarda tüketmeyelim. -Sert içkilere karşıyız. Votka, rakı gibi. Çünkü miğde, ağız, diş ve mesane kanseri yapıyor. Günde 2 bardak şarap içen kadınlarda meme kanseri riskinin 3-4 kat arttığı görülmüştür. Ama bu çok yanlış anlaşılmasın, şarapçılar iflas eder. Şarapların içinde de pestisit var. Çünkü bunlara organik gübre atabiliyorlar. Organik şarap içebilirler. Kaliteli yetiştirene karşı değilim, ama üzümler aşırı büyük olsun diye çok aşırı gübreleniyor. -Zeytinciler de bunu yapıyorlarmış. Zeytinler iyi olsun diye 5 kat fazla gübre atıyorlarmış. -Yapraklı olan yiyecekleri lahana, kıvırcık, marul gibi sebzelerin ilk 4 yaprağını atalım. Çünkü istediğiniz kadar yıkayın, organik bile olsa pestisiti uzaklaştırmanız mümkün değildir. -Lahana veya haplarını tüketin. Kırmızı turp, lahana, karnıbahar ve brokoliyi haftada 2 kez tüketirseniz hipotriodi yapabilir. O yüzden genellikle buharda pişirin ve öyle tüketin. Organik nedir? -Doğrudan doğruya pestisit atılmamış yani tabi toprakta yetişen, zirai mücadele ilacı kullanılmamış, organik gübre genellikle kullanılmış yiyecekler. Organik gübre de çok önemli. Amerika’da organik gübreye bile bakıyorlar. Çünkü o gübrenin alındığı hayvan da pestisit almış olabiliyor. Bu çok ince bir çizgi. -Dünyanın en iyi organiklerinde bile yine 3-5 tane pestisit bulunmuş. -Hakiki organik, Tarım Bakanlığı’nın tasdiki olanlarını almak zorundayız, yani artık buna inanmak zorundayız. Ama onun dışındakilere de çok dikkat etmemiz gerekiyor.Organik ürünün ne faydası var?Organiklerde salvastrol denen bir madde var. Mesela kırmızı turp kendisini haşarelerden, böceklerden ve etrafında kendisini rahatsız edebilecek zararlı mahsullerden koruyor ve bunun için de salvastrol denilen maddeyi salgılıyor. Doğal bir savunma. Ama maalesef inorganik yetiştirilen ürünlerin salvastrol üretmesine gerek kalmıyor. İşte biz organik olanı aldığımız zaman salvastrol ümmün (bağışıklık) sistemimizi güçlendiriyor, kanserden koruyor, kolestrol seviyesini düzenliyor vs...-Çocuklar patates kızartmasını çok seviyorlar. Onların keyfini kaçırmayalım. İlk yağda, temiz bir yağda biraz kızartılabilir. -Çocuklara balık terbiyesi verelim.Neden kuzu eti?-Ben kırmızı et için sadece kuzu etini önerdiğimde bir öğretim üyesi çıktı "Ankara’da kuzu kalmadı" dedi. Kuzuyu önermemin nedeni şu: Gariban doğduktan sonra hiç bir zaman tarlaya salınmıyor. Çünkü tarlaya salındığı zaman pestisitleri otluyor hayvan. Onun dışında biz ineklere 80 kilo süt versin diye büyüme faktörü veriyoruz. Bu gidip adalesinde birikiyor. Büyüme faktörü vücudunda kanına giriyor, kanıyla adaleye ve sütüne geçiyor. Hormon bu, ve kanserojendir. Vücuda girdiği zaman insülin oranını yükseltiyor ve insülinin inip çıkması da glikozu tetikliyor. Yani üç yönden kanserojen oranı tetikleniyor. İnsanları aydınlatmak zorundayımBunlara rağmen, maalesef bana bir öğretim üyesi de bunu söylüyor. Ben de dedim ki: "Eğer siz istiyorsanız diğerlerini de yiyebilirsiniz ama ben insanların yüzde 90’ı benim ağzımın içine bakıyor. Onları aydınlatmak zorundayım. Sağolsun, Uğur Dündar ile biz bu işe soyunduk. Siz ne derseniz deyin biz bu işin peşindeyiz". Genellikle bütün Amerika’daki büyük şirketler -Türkiye’de tabi buna bir yerde yakın-biz böyle bir şeyler söylediğimiz zaman hemen bir bilimsel kurul kuruyorlar. ’Bunlar satın alındı’ demiyorum, iftira etmiyorum hocalarımıza ama bunlar hemen bir çalışma başlattırıyorlar, belli büyüklükte bir fon alarak. "Bu fonun sonucunu bekliyoruz efendim, bu nasıl olur?" diyorlar. Bu sürüyor 3-4 sene. O süre içinde de köşenin köşesini dönüyorlar. Bu arada da bir sonuç çıkmıyor bundan zaten. Gerçekleri açıklayanları tehdit ediyorlar -Bizim gibi yeşilci olanları, dernekleri mahkemeye veriyorlar, tehdit ediyorlar. Ben de alıyorum bu tehditleri. Tehdit ediyorlar ve bunun dışında milyonlarca dolarlık tazminatlarla gözünüzü korkutmaya çalışıyorlar ve karşı lobiler kuruyorlar. Çünkü işte ’Dünya aç kalacak, dünya yok olacak, eğer biz bu tarım mahsullerini üretmezsek, bu kimyasalları yok ediyorlar ama biz bunları dolaylı olarak ortaya çıkartıyoruz, besin değerlerinin içine söylediğiniz bitkilere enjekte ediyoruz vs..’ diyorlar. -Domatesin çekirdeği yok. Tohum vermiyor. Büyük tröstler Türkiye’ye satıyor belli miktarda. Onu çoğaltamıyorsunuz çünkü içinde tohum yok. Bunu en çok satan İsrail’dir. Onlar bize tohum yollamasa biz açız. Biz bunu kendimiz üretebiliriz. Biz bunu niye yapmıyoruz? Ama onlar genetiğiyle oynayarak en aza indiriyorlar. -Çekirdeksiz karpuz yiyoruz. Olacak şey mi?! Sanki çok makbulmuş gibi. Halbuki çekirdeğini ayıklasak ne olur?!! Üstelik iki katı fiyatına satıyorlar. Halbuki karpuz betakrotan bakımından kırmızılar içinde kanserden koruyan en iyi varlıklardan bir tanesidir. Bulaşık detarjanlarındaki tehlike -Bulaşık makinasındaki deterjanı hiç bir şekilde arıtamayız. Çok az miktarda da olsa kalıcı olur. Deterjanın içine elma sirkesi koysunlar. Makinadan çıktıktan sonra da büyük bir cam kabın içine 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi koyalım. Tabağımızı sofraya koymadan önce bunun içine sokup çıkaralım. Çünkü deterjana sirke de koysanız ne kadar yıkarsanız yıkayın, çok az miktarda da olsa pestisit kalır.-Mutfakta, porselen, cam ve çelik kullanalım. -Bakır, aliminyum ve plastik mutfağınızda olmasın. -Dip balıklarında kanserojen madde var. Kefal, barbun, mezgit kanalizasyon diplerinde yetişiyor. İstanbul’da yenilen karides, midye ve istiridyeye ağzınızı sürmeyin. Zehirleniyorsunuz. Midyeden çok zehirlenen insan oldu. Çünkü doğrudan doğruya kanserojen, içinde kurşun ve civa var. Beyin dokusunda tahribat yapıyor, atılmıyor. En büyük kanserojen civa. Bunlar da çinko da çok. -Bitkisel baklagiller, bunlar protein ihtiva eden tabi proteinler. -Yumurtanın beyazı dünyanın en faydalı en zararsız proteini. Herkesi ekrana çıkarıyorlar, medya çok hatalı! Türkiye’de sazı eline alan, olur olmaz herkes artık ekrana çıkıyor, reyting getirsin diye. Medya maalesef çok suçlu. Her programda görüyorum lise mezunu bile olmayan adamlar herbalist diye çıkıyorlar. Doktorlar belki nam yapsın, şöhret yapsın diye bilir bilmez bunların belki kapağını açmamış çıkıp konuşuyorlar. Dikkat edin diyorum ve buradan uyarıyorum; prostat olan hastalar çinko almasın ve yüksek doz kalsiyum tüketmesinler. Prostat kanserinde tetikleyicidir ve kanser olduktan sonra da süreyi kısaltır. -Çocuklarımıza gazlı içecekler değil meyva suyu verelim. Muhakkak posalı tüketmelerine dikkat edelim. -Türkiye’de bazı derneklerden gelen bazı yazılarda, yüzde 70 saf meyva suyu olduğu söyleniyor. Bunlara inanmak durumundayız. Çünkü çok büyük şirketler bunlar. Ama meyva suyu olmayan, esans olanlardan kaçalım. Üzerinde yazıyor zaten. Ama tarihlerine mutlaka bakalım. Meyva suyu sıkıldığı andan itibaren 8 saatte değerini kaybeder O nedenle tarihlerini yakın alsınlar lütfen ve onları 1 ay içinde bitirelim.-Türkiye’de hakikaten muazzam bir meyva potansiyeli var. Bütün çiftçiler, köylülerimiz bunlardan para kazanıyor ben buna niye mani olayım. Ama çabuk tüketsinler. Bir elmayı bile kesseniz üstü iki saat sonra siyah olur, oksite olur ve işe yaramayabilir. Ama bunlar kendisini pastörize ettikleri için bunları 1-2 ay içinde tüketmemizi sağlasınlar. Beni düşman bellemesinler Bizim bu tatlı uyarılarımız hem çocuklarına hem torunlarına ve gelecek nesillere faydası olacak. Biz tatlı uyarılar yapıyoruz. Bizi düşman bellemesinler lütfen, dost bellesinler. Biz onları tatlı tatlı uyaralım, onlar da bu zararlı şeylerden ufak ufak çekilsinler. Tabi ki bir anda çekilemeyecekler.Fast Food’çuları desteklerim AMA...-Bizim fast food’çular biraz kendilerine gelsinler lütfen! Fast Food’ların yanında bir tabak da yeşil ikram etsinler. İyi yıkanmış, sirkeli sudan geçirilmiş...O zaman biz bunları destekleriz. Şu an buradan uyarıyorum. Eğer Fast Food’un yanında bir tabak da bedava yeşil salata -veya salatalık, kıvırcık salata, domates de olur- verirlerse söz veriyorum burada, o zaman bütün bu Fast Food’çulara sevgiyle yaklaşacağım. Hayvanlarda bile kanser artıyor -İngiltere’de köpeklerin yiyeceklerine yeşil salatalar eklendi ve köpeklerdeki kanser oranında yüzde 90 oranında azalma olduğunu görüldü. Köpeklerde bile bir yeşil kanser oranını düşürmüş. Yani zehirin panzehiri yine yeşil. Bu da 2006 yılının bir çalışması. Gece çalışan kadınlarda meme kanseri riski yüksek Her insan haftada bir kez gece hayatı yaşayabilir, çılgınlıklar yapabilir. Ona karşı değilim. Bu günlük hayatını renklendirebilir. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, gece çalışan kadınlarda 5 kat fazla meme kanseri görülmüş. Karanlıkta uyumak, aşağı yukarı 30-40 yaşından sonra... Beynimizde melatonin denen bir hormon vardır. Bu melatonin karanlıkta ortaya çıkar. Ümmün sistemi korur, vücudu gençleştirir, dengelendirir, mutluluğu sağlar, uyku düzenini sağlar, kansere karşı ümmün sistemini uyarır, çok güçlüdür. Gece hayatı olan insanlar bu hayatı değiştirsinler. Yağlara dikkat! Biz katı yağlara karşıyız. Yanlış anlamasınlar ama onlar zeytinyağdan üretmişler falan, ona karşı değiliz. Bu kadar ilanlar vererek, beş kişiye kutuyu tutturarak, televizyonlara çıkarak insanları aydınlatmaları yönünden güzel bir şey bu. Biz katı yağlara karşıyız. Tereyağa da karşıyız. Ama zeytinyağdan yaptıklarını söylüyorlar. Ama bunu yaparken akla bir soru geliyor ’Acaba ben katı yağ alacağıma niye zeytinyağ yemiyorum ki?’ diye bir soru geliyor akla. Soya yağından yapıyoruz falan filan diyorlar ama iz çok hijyenik olduğu ve kaliteli insanlara kutuyu tutturarak gösterdikleri için onlar da çok kaliteli öğretim üyeleri var aralarında, diğer kişiler var işte medyada isim yapmış kişiler. Tabi ki onlara saygı gösteriyoruz. Bu kampanyanın diğer firmalara da örnek olmasını ve sağlıklı şeyleri insanlara duyurmalarını tavsiye ediyoruz. PEKİ KENDİSİ NELER YAPIYOR? Prof. Dr. Erkan Topuz, halkı aydınlatıcı bilgiler verdikten sonra, kendi günlük yaşamı içerisinde neler yaptığını, nasıl beslendiğini de kısaca özetledi. Topuz şunları anlattı: "Ben normal olarak 22:30 ya da 23:00’te yatarım. Karanlık bir yerde yatarım, sabah da 05:30 veya 06:00’da kalkarım. Aşağı yukarı 40 senedir, üniversitedeki hayatım ve çocukluğumdan beri böyledir. Televizyonu çok uzak mesafeden izlerim. Bilgisayarımı açık bırakmam. Çocuklarıma da açık bırakırlarsa kızarım. Cep telefonuyla 30 saniyeden fazla konuşmam. Hemen kapatırım. Ama bu benim alışkanlığım çok çabuk konuşmak. En az 80-90 kişi bana mesaj bırakıyor. Cep telefonlarımı belli saatlerde açarım. Öğlen bire kadar telefonumu açmam. Akşam da 22:30 kadar da açıktır. Sonra kapatırım. Haftanın 5 günü balık çorbası içiyorum. Dip balığı dışındaki balıklarla yapılan çorba. Bu çorbanın içine zerdeçal mutlaka koyarım. Zerdeçal, bizim sarı safran dediğimiz ve köri olarak da piyasada bulunur. Kansere çok etkilidir. Gerek korumasında gerekse kanser esnasında damarı bağlayan bir maddedir. Aşaığı yukarı her 200 gram için bir çorba kaşığı attırıyorum. Bu zaten çok lezzetli bir şey. Bütün Uzakdoğu’nun ve Avrupa’nın tükettiği bir olay. Ama bizde bu terbiye yok. Haftada mutlaka 1-2 kez balık yerim. Genellikle esmer pirinç yemeye çalışırım. Beyaz un, beyaz şeker ağzıma sürmem. Hastalar teşekkür için baklava falan getiriler, içinden bir tane alırım bazen hatırları için. Evimize beyaz ekmek girmez. Yemeklerde kaya tuzu kullanırız. Sabah kahvaltısında 1 veya 2 bardak su içmeyi tavsiye ederim. Vücuttaki toksinleri atar. Bir de kahvaltıda yeşil çay tavsiye ediyorum. Ayrıca, yeşil çay, böğürtlen, ısırgan ve limon kabuğundan yapılan çay çok önemlidir. Isırfan yaprağı ve kökü, prostat, mide, meme kanserinden korur. Ben bunu sabah tüketirim. Eğer organikse mutlaka 2-3 domates yerim. Keçi peyniri tercihimdir. Çocukluğumdan beri çok zeytin tüketirim. Zeytin eğer organikse dünyanın en faydalı yiyeceklerinden.Sabah kahvaltısından her türlü yeşili tüketebiliriz.Biz diyoruz ki bire beş veya yedi sebze tüketin. Minerallerinizi, betakrotenlerinizi, selenyumunuzu vs. bütün minerallerinizi bunlardan almaya çalışın. Ama bazı oranlar var ki bir oda kadar selenyum tüketirseniz o zaman kanserden korunursunuz. Ama 200 ünite E vitaminiyle beraber tüketirseniz prostat kanserinden yüzde 20 korur. Ben E vitamini alıyorum. Omega3’ü balıktan alıyorum ama yeteri dozda alıyor muyuz? Omega 3’ü bir ay içelim, bir hafta dinlenelim. Çünkü omega 3 bizim için çok faydalı. Devedikeni sütü alırım. Bunun karaciğeri kanserinden koruduğu 3 bin senedir malum. Prostat ve mesane kanserinde tümörü durdurucu etkisi gözlenmiş. Bromalein kullanıyorum. Ananasın köküdür, özüdür, çok şifalıdır. Ama bunları periyodik olarak kullanıyorum. Bunun dışında bazı tip mantarlar kullanıyorum. Hiç bir şekilde zayıflatıcı gıdalara gitmeyiniz. İnanmayınız diyetçilerin 8-10 kilo verdirdiğine. Çünkü sizi kansere hazırlıyor. Manken olma sevdasına girmeyin, sağlıklı yaşayın. Tabi ki biz boy kilo oranına dikkat ediyoruz ama ayda 1-1,5 kilonun üzerinde kilo vermek kansere hazırlıktır. Çünkü yüksek oranda kilo verdiğimiz zaman, vücuttaki yıkıcı mahsuller ve tüm zehirli atıklar kansere dönmektedir. Normal boy-kilo indeksine giriiniz ama ayda 1-1,5 kilo verin. Mesela yeşil çay, hem kanserden korur hem de kilo almalarına mani olur. Bromalein (ananas özü), kilo aldırmaz, vücuttaki ödemi atar, kanserden de korur. Veya ananası günde 2 bardak tüketin ya da bunları alamıyorsanız günde 2 bardak yeşil çay tüketin. Kırmızı et ben yemem. Ancak ayda ayda ya da bir iki ayda yerim. O da dışarıda yerim. Bizim eve kırmızı et artık girmiyor. Balık, tavuk ve hindi yerim sadece."

Erkan Topuz uyarıyor!


Prof. Dr. Erkan Topuz, özellikle çocukların beslenmelerine dikkat çekerek, fastfood, organik ürünler, yumurtada dikkat edilmesi gerekenler ve doğru beslenme gibi bir çok konuyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

Kanal D’de Esra Ceyhan’ın programına konuk olan İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine çok çarpıcı bilgiler verdi. Kanserden korunmak için organik ürünler kullanmak gerektiğinin altını çizen Topuz, özellikle çocukların daha anne karnındayken beslenmesindeki öneme dikkat çekti. Anne ve babadan sağlığının çocukların sağlıklı olmasında büyük rol oynadığını anlatan Prof.Dr. Topuz, "Çocuk anne karnında kansere açık. Yani önce anne baba sağlıklı olacak ki çocuk da sağlıklı gelsin. Bir genin değişmesi seneler ister. Aşağı yukarı 200 senede birdi eskiden. Ancak şimdi tahminen 15-20 senede genetik formumuz değişmekte ve kansere karşı olan direncimiz de tamamen yıkılmakta" diye konuştu. Çocuk doğduktan sonra anne sütü almasının çok önemine dikkat çeken Prof. Dr. Erkan Topuz, bebeğin en az 6 ay emzirilmesi gerektiğini ve dünyadaki en büyük koruyucu maddenin anne sütü olduğunu belirtti. Çocukların doğumdan itibaren anneyi taklit ettiğini vurgulayan Topuz, "Siz eğer benim söylediklerimi evde tatbik ederseniz, çocuk da sizin yiyeceğinize alışacaktır. Çocuklarınızdan eti kesmeyin. Kırmızı kanserli hastalarda, kolon ve meme kanserleri, miğde kanseri gibi pek çok kanserler de riski arttırır. Haftada bir yiyin. Yağsız et olabilir. Kuzu eti, yağsız et olmalı. Haftada 2 kez yemeliler. Çocuklara mutlaka balık terbiyesi verilmeli. Maalesef Türk milleti bazı bölgeler dışında balık kültürü taşımıyor. Çocuklar balıkları sevmez, çünkü anneler de sevmez. Ama çocuklar mutlaka balık yemeli. Ancak dip balık olmamalı. Somon bile olsa içinde bir miktar civa vardır. Bir kişi haftada 1 kilodan fazla tüketmeyin diye uluslararası yapılan bir çalışmada söylenmekte" diye konuştu. Organik gıdalar yenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Erkan Topuz, ’organik’ olarak adlandırılan ürünlerle ilgili çarpıcı bir bilgi de verdi. Topuz, gerçekten organik olarak yetiştirilen ürünlerin mantarlara ve diğer parazitlere karşı kendilerini koruyan bir hormon salgıladıklarını ancak bu organik olanların tarım ilaçlarıyla ilaçlanması durumunda içindeki koruyucu maddenin yok edildiğini belirtti. Tüketicinin bu durumu anlayabilmesinin zorluğuna değinen Topuz, "Hakki organik gıda eğer dünyada yetiştirilirse, dünyayı şimdiki durumdan en az en az 20-25 kat fazla kalori kurtarıyor. Dünya organiğe dönerse, dünya hiçbir anlamda zarar etmemiş oluyor. Bu sonradan uydurmalar, mantar ilaçları, hormonlar vs. doğrudan doğruya bizi yok etmeye hazırlanmış en büyük düşmanlarımız" dedi. Çocuklara çok fazla fastfood yiyecekler yedirilmesinin kanser riskini arttıracağını vurgulayan Prof.Topuz, haftada ya da 15 günde bir yenilebileceğini ancak haftada 3 kez yedirilmesinin kanser riskini 3 kata çıkarttığı gibi beyin, lösemi ve lemfoma riskini de arttırdığını belirtti. Fastfood yiyeceklerin içine konulduğu naylon ambalajlara dikkat çeken Topuz, Amerika’nın California eyaletinde bunun yasaklandığını ve kağıt değişikliğine gidileceğini söyledi. İçinde teflon bulunan bu ambalajların hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de kanserojen madde olduğunun kesinleştiğini ve bunun insan bedenine geçerek kansere hazırlık yaptığını anlattı. Yumurta çok önemli ama dikkat!Prof. Dr. Erkan Topuz, ambalajlı gıdalardan kaçınılmasının altını çizerken hem üreticilere hem de tüketicilere şu uyarıyı yaptı: "Yumurta’yı da karton kutular içinde alın. Plastik ile kaplanmış olanlarda kanser riski olabileceğini gösteren yayınlar var. Ben dünyadaki son yayınlardan bahsediyorum. İmalatını yapan firma da lütfen o plastikleri çıkarsın."Yumurtanın beslenmedeki önemini vurgulayan Erkan Topuz, bazı uyarılar yapmayı da ihmal etmedi. Yumurtayı çiftliklerden aldığımız zaman kanserojen madde içinde yine var. Çabuk gelişsinler, çabuk yumurtlasınlar diye tavuklara bazı maddeler veriliyor. Ama besi mühendisliğinden dolayı çok büyük çiftliklerde üretilen ve ihraç edilen yumurtalarımız kaliteli. Ama besin değeri bizim kör tavuktan düşük. Bahçeniz varsa bir kümes kurup tavuğunuzu besleyin. Ama tavuk herşeyi yer. Bunun için dolaylı olarak bu da yumurtaya geçebilir. Geçer demiyorum ama geçebilir. Yumurtadan çok eminseniz çok hafif kaynatıp da yiyebilirseniz, çünkü değeri kalır. Çok az ısıtırsanız içindeki bazı maddeler değer de kazanabilir. Benim yumurtalarım köyden gelir ve ben çiğ yerim. Yumurtanın beyazı kanserden korur. Aynı zamanda tok tutar. Zayıflamak isteyenler için tok tutucu bir besindir."Tuhaf ama gerçek! Erkan Topuz’un yaptığı ilginç açıklama ekran başındaki herkesi çok şaşırttı. Prof. Dr. Erkan Topuz, Amerika’nın Washington kentinde kadınların doğum kontrol haplarının büyük nehre karışması nedeniyle balıklarda cinsel eğilimin değiştiği bilgisini verdi. Topuz, "Erkekler karışmaya başlamış balıklarda bile. O yüzden çoğalma azalmış. Balıklarda huy değişikliği başlamış. O yüzden erkeklerde sperm sayısı azalıyor, kadınlarda da doğum kontrolü azalıyor" dedi. Önemli tavsiyeler Prof. Dr. Erkan Topuz’un önerileri ve tavsiyeleri bunlarla da bitmedi. Topuz, şu önemli açıklamaları da sözlerine ekledi: -Çocuklara bebeklikten itibaren sebze ve meyve terbiyesi verelim. ÇOcuklarımız tombulsa meyva suyu ya da konsantre vermeyin. Meyveları genellikle steril şartlarda kabuklu yemeye çalışın. Pek çok kanserden korunduğunuz gibi, meyva sularında olmayan posalardan aldığınız gıdalar size daha faydalı olacaktır. Çocuklarımıza beş renkten günde bir veya ikişer tane tükettirin mutlaka. -Karadut dünyanın en kıymetli gıdalarından birisidir. Hiç bir böcek ilacı yapılmamıştır kendisine, hiç bir gübre atılmamıştır. Karadut şurubu yapın. Kaynatın, deepfrize’e atın. Kanserli hastalar için de çok büyük şifadır. Ağız yaralarına mani olur, bağışıklık sistemini geliştirir, sindirim sistemini düzeltir, kolon, yumurtalık kanserinden korur, meme kanseri riskini azaltır.-Beyaz şeker kanserojendir aşırı miktarda tüketirseniz. Zaten meyvelerin içinde şeker var. Esmer şeker Amerika’da bile terkediliyor. Kimsenin günahını almayayım ama bunun içine koyu pekmezimsi bazı maddeler, boyalar atılıyor, merdiven altı imalat yapılıyor, kavurup size esmer şeker diye yutturuyorlar. -Tatlandırıcılardan günde yarım yarım olmak kaydıyla 1,5 tatlandırıcı tüketirseniz şekerden çok daha az tatlandırıcı almış olursunuz. -Günde 1 veya 2 çorba kaşığından fazla bal tüketmeyin. Çaya, yeşil çaya bal karıştırabilirsiniz. -Yeşilçayın kanser için çok faydası vardır. Meme, kolon, ağız, boğaz vs kanserlerinden korur. Maalesef bunu da bilmeden cahilce konuşan hocalarımız bile var. ’Siyah çayın modası geçti, satılsın diye yeşil çay tavsiye ediyorlar’ diyorlarmış. Bana hastalarım söyledi. Bugün dünyada ispat edilmiş bir çaydır yeşil çay. Onun dışında siyah çayınızı açık içebilirsiniz. Ama lütfen siyah çayı konsantre içmeyin. -Lütfen ilk çıktığı zaman (Şimdi kayısı, kiraz, böğürtlen, bezelye vs çıkacak) ürünleri yemeyin. Ucuzladığı zaman yiyin. Çünkü piyasaya yetiştirmek için hormonu da inorganik gübreyi de basıyorlar. İlk çıkan doğrudan doğruya bir bomba gibi geliyor. -Çocukları spora özellikle yüzmeye alıştıralım. Bir hobi kazandıralım ki kötü alışkanlıklardan uzaklaştıralım. Resim, dans, müzik gibi herhangi bir faydalı olaya teşvik edelim. Çocukları mutlu yetiştirelim. -Çocuklara küçük yaşta cep telefonu almayalım. Varsa da 30 saniyeden fazla konuşturmayalım veya kulaklık kullandıralım.-Acı biber, arnavut biberi miğde kanserinden korur. Ancak Antep, Urfa gibi yerlerde damda yetiştirilmiş, kurutulmuş biberler aflatoksin denen bir madde ihtiva eder ki karaciğer kanseri yapar. Ne Avrupa ne Amerika bizden biber almaz. Siz biberinizi saksıda yetiştirin, sonra blendar ile çekin ve yemeğinizin üzerine atın.

Topuz’dan sarsıcı sözler


Prof. Dr. Erkan Topuz, evlerde kansere yol açan maddelere dikkat çekti. Topuz, Türkiye’de ilk kez böyle bir açıklamayı yaptığını vurgulayarak ’Bütün gerçekleri anlatırsam Türkiye sarsılır’ diye konuştu.

Esra Ceyhan’ın Kanal D’deki programına konuk olan İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran başına kilitleyen açıklamalar yaptı. Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek hamile kadınların ve bebek sahibi insanların evde dikkat etmeleri gereken noktaları anlattı.Erkan Topuz, bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılardan bahsetti. "Benim mücadelem bu yaştan sonra halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum. Bu anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az duyan vardır" diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan açıklamalar yaptı."Ben gerçekleri anlatıyorum. Ama çok fazla anlatmıyorum çünkü her şey sarsılabilir Türkiye’de" diyen Topuz’un sarsıcı açıklamaları şöyle:-Evde sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşmamalılar. Eğer evde ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs)-Kanserle mücadele anne karnında başlıyor. Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller... Doktor bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.-Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, hepsinden günde en azından 3-5 tane yesinler. Her bir renkte bir şeyler var. -Kırmızı et alsınlar gebeler haftada 2 kere. Özellikle balıkla beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım. -En tehlikeli yer halıdır. Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle halıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Sirkeli su ile silin. -Deterjan kullanınca muhakkak eldiven kullanın. Plastik eldiven kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci eldiveni: Pamuk eldiven)-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünüdür, kanserojendir. Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin.-Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz. -Beyaz olan her türlü iç çamaşırınızı muhakkak yeni aldığınızda en az 2 kere kaynatınız. Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor.-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli. Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor. -Sebzeleri mevsiminde dondurup saklamakta fayda var. Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA’yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar.-Radyasyon kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biridir. Televizyondan çok uzak duralım.-Çocuklarınıza haftada 2 kez balık çorbası içirin ama içine zerdeçal koymak suretiyle. Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı. -Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli. Bu miktarın üzerinde balık tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara’nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz.-Kanola yağı kızartma için en uygun yağdır. Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir. -Çocuklarımız fastfood türü yiyecekleri 15 günde bir yiyebilirler. Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.-Çocuklara meyve ve yoğurdu bol yedirelim. Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır. -Çocuklarımızı beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan koruyalım. -Belki tuzcular üzülecekler ama Konya’ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla, Türkiye’nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü’müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da kanserojendir.-Amerika’daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır. Ucuz beslenmedir. -En faydalı gıdalardan birisi cevizdir. Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz.-Elma dünyanın en faydalı gıdalarından birisidir.-Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı. Porselen, cam ve çelik kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır. -Meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor. Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse. -Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğunu çöpe atın. İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok. -3 ayda bir suyunuzu değiştirin. Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.-Meyva suyu yerine posasıyla tüketin. Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.-Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor. Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın. -Çocuklarımızı yeşil plastik sahalarda oynatmayınız. Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler. -Havuzların iyi temizlenmesine dikkat ediniz. Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine kansere hazırlık yapıyorsunuz spor yerine.-Bütün beyazlatıcılardan kaçınız. Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır. KANSER DALGA DALGA GELİYOR Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgi ise kanserin boyutlarını açıkça ortaya koymaktaydı: "Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer." Erkan Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur. Aslında ben bunları anlatarak Türkiye’nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında değiller" diye konuştu.

Topuz’dan hayati bilgiler


Prof. Dr. Erkan Topuz, canlı yayında kanserle ilgili önemli bilgiler verirken, İstanbul Onkoloji Merkezi’nin dünya literatüründeki çok önemli yerine de dikkat çekti. İşte Erkan Topuz’dan hayati bilgiler....

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz artık Türkiye’de birçok insanın tanıdığı bir isim haline geldi. Zaman zaman ekranlara çıkarak bilgilerini insanlarla paylaşan ve çok hayati bilgiler veren Topuz, bugün de Esra Ceyhan’ın Kanal D’deki programına konuk oldu. Kanserle ilgili önemli bilgiler veren Prof. Dr. Topuz, bir çok bitki, meyve ve sebze gibi yiyecek içecekler hakkında da önemli uyarılarda bulundu. Özellikle yemeklerde fındıkyağı, kanola yağı ve zeytinyağının kullanılmasını tavsiye eden Erkan Topuz, beslenmeyle ilgili çeşitli uyarılarda bulundu. Zencefil’in üst solunum yolları ve miğdedeki gastrit için çok önemli olduğunun altını çizen Erkan Topuz, taze zencefil, papatya, bal ve bir dilim limon kabuğundan yapılacak çayın günde 2-3 kupa içilmesini önerdi.Aynı şekilde zerdaçal’ın da vücut için çok önemli yararları olduğunu anlatan Erkan Topuz, yemeklere, çorbalara, pilavlara konulmasını tavsiye etti. Yine keten tohumunu da yemeklere ve çorbalara koyarak tüketilmesini önerdi.Kırmızı turp, tere, lahana, karnabahar, soğan, sarımsak gibi bitkilerin yararlarını anlatan Erkan Topuz, evlerde kullanılan hazır salçalar yerine mevsiminde çıkan domateslerden ev yapımı salçalar kullanılmasını tavsiye etti. Meyve ve sebzelerin üzerlerindeki ilaçlardan arınması için elma sirkesi ile yıkanmasını öneren Erkan Topuz, tezgahlarda parlak görünen bir takım gıdaların parlatılmasında mum kullanıldığını söyledi ve elma sirkesi ile ovulması gerektiğini anlattı.Yoğurt konusunda da önemli bilgiler veren Erkan Topuz, ev yapımı yoğurdun günde yarım litre tüketilmesini tavsiye etti. Topuz, günlük sütle yapılmasını salık verdiği yoğurdun ilk mayasının da probiyotik yoğurtla yapılmasını önerdi. Taze sebze ve meyvelerin yanısıra havuçun da çok önemli bir gıda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erkan topuz, özellikle sebze ve meyvelerin kendi mevsiminde yenilmesi gerektiğini de vurguladı. Bu arada tuzsuz, işlenmemiş ayçekirdeğinin her gün bir avuç yenmesinin sağlıklı olduğunu ve içinde omega 3 bulunduğunu belirten Erkan Topuz, cevizin de omega 3 açısından önemli bir yemiş olduğunu, günde bir avuç yenmesi gerektiğini söyledi ve kabuklu yemişlerin açık değil kabuklu haliyle satın alınmasını önerdi. DÜNYANIN ÖNÜNE GEÇMİŞİZ HABERİMİZ YOK Onkoloji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Erkan Topuz, programda kanser araştırmaları ve çalışmalarıyla ilgili bilgiler verirken önemli bir açıklama yaptı. Dünyada yalnızca 3 onkoloji merkezinde yapılan bir tedavi yöntemini yıllar önce Türkiye’de başlattıklarını söyleyen Topuz, şunları anlattı: Dünyadaki üç büyük onkoloji merkeziyle birlikte İstanbul’daki onkoloji merkezi bir çalışma başlattı. Tesadüfi olarak. Hastaların direk karnına ilaç koymak, kanser üzerine. Biz bunu 1992’den beri Türkiye’de yapıyoruz ve dünyada bunu yapan 3. ülkeyiz. Bununla da iftihar ediyoruz. Bu şu anda en iyi tedavi tarzıdır. Bunu herkes yapamaz. Amerikan Kanser Enstitüsü diyor ki ’Ancak tecrübeli yerler yapar’. İşte İstanbul Üniversitesi ne kadar büyük bir üniversite ki düşünün 1992 yılında belki de daha önce başlattı."MERKEZİ YENİLEMEK İÇİN İLLE TELEVİZYONA MI ÇIKILMALIYDI? Sonunda Türkiye için son derece hayati önem taşıyan Onkoloji Merkezi’ne, Uğur Dündar’ın Arena programında toplanan yardımlar sayesinde yeni aletler alınacak ve yenilenecek. Ancak, Erkan Topuz’un ekranlarda yaptığı uyarılar ve Uğur Dündar’ın girişimleri sonucunda bu önemli kuruma dikkat çekilebildi. Yapılan bu girişim öncesinde anlaşılan tüm dünyada da önemli ve hatırı sayılır bir yeri olan ve imkanlar zorlanarak işleyen bu merkez çok ihmal edilmiş olacak ki Erkan Topuz, dünyada bu kadar önemli bir yer teşkil eden merkezin çalışmalarını anlatırken şu dikkat çekici açıklamayı yapmadan geçemedi: "Çok önemli çalışmalara imza attığı halde hep geride kalan Ve ne yazık ki 70 bin hastanın sürküne ettiği, 7 bin yeni hastanın geldiği, herkesin omuzomuza içeriden geçtiği bu gariban enstitüde maalesef böyle de güzel çalışmalar yapılabiliyor!"

Sağlık Bakanlığı olaya el attı


Prof. Dr. Erkan Topuz, Herbalist Ömer Coşkun’un hastaların ölümüne sebep olduğunu iddia etti ve medyayı Coşkun’un reklamını yapmakla suçladı. Yayına Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili de katılarak açıklama yaptı.

Kanal D’de yayınlanan Dobra Dobra programına katılan Prof.Dr. Erkan Topuz, "Medya Coşkun’un reklamını yapıyor. Bizim milletimiz biraz saftır. Maalesef bu adamın müşterisi daha çok artacaktır. Benim korkum verdiği su ve içine kattığı 3 tane uyduruk ilaç değil. Kurtulabilecek hastaların bu adama giderek kurtulmasına mani olmasıdır" dedi.Bir süredir medyada çeşitli kanallarda programlara çıkan ve ’Herbalist’ olarak adlandırılan Ömer Coşkun, son olarak kızının ölümüne sebep olduğu iddiasındaki baba ile canlı yayında yaşanan kavga olayıyla gündeme gelmişti. Prof. Dr. Erkan Topuz’un, Ömer Coşkun’un ölümlere sebep olduğunu anlattı. Topuz, "Bu adam ölüme sebep olmakta. Çünkü tedavisi olabilecek, meme kanseri, yumurtalık, kolon kanseri gibi bizim yüzde 85 kurtarabileceğimiz yüzlerce hasta bu adama gitmekte ve tedaviden mahrum kalmakta" dedi. "Benim korkum, halkımıza medya inadına öncülük yaparak bu adamın reklamını yapmakta. Yoksa bu uyduruk sudan içerek kimsenin iyi olması mümkün değil" diyen Erkan Topuz, "Tabipler Birliği, Savcılar, Maliye, Sağlık Bakanlığı nerede? Bu adam her ürünü 500-600 milyona satıyor. Günde 300 tane sattığını söylüyor. Bu tür insanların büyük bir kısmı sahtekar bir kısmı ise akıl hastasıdır" diyerek ekrandan yetkililere çağrıda bulundu.Bu çağrıdan sonra Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Doç.Dr. Öner Odabaş, canlı yayına telefonla bağlandı. Odabaş, "Ömer Coşkun’un durumu bizim açımızdan suç duyurusu olarak algılanmış durumda basın yoluyla. Teftiş Kurulu’na intikal etmiş durumda. Bununla ilgili inceleme başlatıldı. Daha yeni ortaya çıkmış bir hadise, sanıyorum hazırlıkları yapılıyor" açıklamasını yaptı. Pakize Suda ve Müge Anlı’nın hala bir şey yapılmadığı ve bu kişinin elindeki bitkilerle kanal kanal dolaştığı sözleri üzerine Odabaş, incelemelerin uzun bir zaman aldığını söyledi. Pakize Suda’nın "Ölümler başladı hala bir şey yapılmıyor, ne bekliyorsunuz ki! Hiç olmazsa bir şekilde mani olunmuyor mu? meslekten men edilmiyor mu?" sorusu üzerine Odabaş, şu yanıtı verdi: "Suçlu bulunan kişiler adli mercilere sevk ediliyor. Gerekli cezalar veriliyor. Bakanlık olarak bize düşen bu konudaki ihbarlarda suç duyurularında üzerine gitmemizdir. Teftiş Kurulu bu konuyu ele almış ve inceleme sonucunda adli mercilere giderse tabi ki cezasız kalmayacaktır." Prof. Dr. Erkan Topuz’un canlı yayındaki şu sözleri ise bir hayli düşündürücüydü:"Sağlık Bakanlığı çok güzel bir girişim yaptı, 4-5 sene önce. Kanserde Danışma Kurulu’nu kurdu. Bu kurulun Tamamlayıcı Tıp Danışma Kurulu Başkanı da benim. Bu Coşkun beyefendinin bana soruşturması geldi, 6 ay önce. Böyle bir şey olmayacağını, bunun hiçbir işe yaramayacağını ve bir sahtekarlık olduğunu Sağlık Bakanlığı’na bildirdim. Ama hiçbir cevap almadım." Doç. Dr. Öner Danış, Topuz’un bu sözleri üzerine, "İnceleme müfettişlerimiz bu konuyu şu anda zannediyorum inceliyorlar" cevabını verdi.

Kanser hastalarına müjde !!!


Kanal D’de yayınlanan Dobra Dobra programında, kanserli hastalar için büyük bir adım atıldı. Uğur Dündar’ın önerisiyle, Onkoloji Enstitüsü direktörü Prof. Erkan Topuz’un da bulunduğu programda önemli bir kampanya başlatıldı...

Müge Anlı ve Pakize Suda’nın sunduğu programın konukları Prof. Dr. Erkan Topuz ve Uğur Dündar idi. Dün de programa konuk olan onkoloji alanındaki önemli profesörlerimizden Erkan Topuz, kanserle ilgili çarpıcı bilgiler verdi. Uğur Dündar da programda bir öneride bulundu. Dündar, Onkoloji Merkezi’nin yenilenmesi için İstanbul’da büyük rantlar sağlayan yeni inşaatçılardan belli bir para alınması veya onkoloji merkezinin cihazlarının yenilenmesi şartının koyulmasını önerdi. Bu öneri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’a canlı yayında yapılan telefon bağlantısıyla iletildi. Dündar, Topbaş’a "İstanbul’da inşaat yapan firmalar var. Bunlar büyük projelere imza atıyorlar. Gökdelenler ve lüx konutlar yapıyorlar. Acaba belediye, bütün işlemleri yasal olmak kaydıyla, o firmalara ’Bu işi yaparken bir de hayır işi yapın. Onkoloji enstitüsüne şu cihazlar lazım. Burasının yenilenmesi gerekiyor. Türkiye’nin medar-ı iftihar-ı bir sağlık kurumu. Oraya şu cihazları alın’ diyebilir misiniz?" sorusunu yöneltti. Bu öneriye son derece sıcak bakan Kadir Topbaş da "Memnuniyetle derim. Bu hem iyilikseverlik bir hayır hem de toplumumuzun sağlıklı nesilleri için çok önemli. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu şekilde yardımları yapmak isteyenler olduğunu da hissediyorum. Yeter ki doğru yer ve adres olsun. Bu ülkenin sıkıntılarına da biraz el uzatmalı, herşeyi devletten beklememeli" dedi. Daha sonra Prof. Dr. Erkan Topuz’a gerekli olan para miktarı soruldu. Topuz, aşağı yukarı, eğer dört dörtlük bir yer haline getirmek iisteniyorsa, 10 milyon dolar civarında bir paraya ihtiyaç olduğunu söyledi. Böyle bir durumda merkezin dünyadaki en iyi onkoloji merkezi olacağını söyledi. Topbaş’ın cevabı ise şu oldu: "Hemen başlayalım. 50 bin YTL benden, has bahçemden. Bu bir başlangıç olsun. Hiç olmazsa belli bir noktaya kadar getirilir. Gerekirse Sağlık Bakanlığı’na da söyleriz. Buna gönülden katılırız. Çaresizlere çare olmak çok güzel bir şey"Müge Anlı, bununla ilgili bir kampanya başlatmayı önererek hem program hem de Kanal D olarak destek vereceklerinin altını çizdi.

Mutfaktaki tehlike !!!


Onkoloji Enstitüsü direktörü Prof. Erkan Topuz’dan hayati uyarılar! Topuz, salam, sosis, turşu gibi yiyeceklerdeki kanser tehlikesi ve dip balıkları konusunda önemli uyarılarda bulundu...

Kanal D’deki Dobra Dobra programına katılan Erkan Topuz, kanserden korunma ve tedavi süreciyle ilgili önemli bilgiler verdi. Özellik çocukların beslenmelerine çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Topuz, herkesi ilgilendirecek şu bilgileri verdi: "Ev turşusunun hiç bir zararı yok. Tansiyonunuz falan yoksa yersiniz. Ama dışarıdan aldığınız turşularda nitrit vardır. Sucuk, salam, sosis, konserve, hazır meyva suları yasak. İçlerinde nitrit var. Haftada 3 kereden fazla fastfood yiyenlerde kanser riski 2-3 misli fazladır. Çocuklarımızı bu tür yiyeceklerden, yağlı gıdalardan, margarinden uzak tutalım, spor yaptıralım onları obez yaptırmayalım. Beyaz et yedirelim. İstanbul’un dip balıklarından bahsetmiyorum mezgit, kefal, barbun gibi dip balıkları zehirlidir. Ama yüzey balıklarını mutlaka yedirelim, istavrit, hamsi, lüfer, uskumru, çinekop, somon gibi balıkları yiyelim. Özellikle somonu hiç çekinmeden her mevsimde yiyebilirsiniz. Okyanuslarda yakalanan bir balıktır Omega3 bakımından son derece zengindir."

Erkan Topuz’dan kanser uyarısı


Bir çok kanser türünün tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Prof. Dr. Erkan Topuz, ’Kanserde her zaman ümit vardır’ dedi ve kanserden korunmanın yollarını anlattı. İşte o çarpıcı bilgiler...

Fox TV’Deki Dobra Dobra programına konuk olan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine önemli açıklamalar yaptı. Zaman zaman televizyon ekranlarında halkı kanser konusunda bilgilendiren Erkan Topuz, bugünkü canlı yayında da kanser hastalarına seslenerek ümitlerini hiç kaybetmemeleri gerektiğini belirtti ve son dönemde kanser alanında tıptaki gelişmeleri anlattı: "Hiç bir zaman ümitsiz olmayın. Özellikle kadınlarda meme, yumurtalık, erkeklerde testis kanserleri için de böyle. Mesela böbrek kanserlerinde hiç ümit yoktu eskiden. Şimdi yeni bir ilaç bulundu. Böbrek tümörlerinde şifa elde ediyoruz. Hem de hedefe yönelik şekilde. Karaciğer kanserinde de yine bir ilaç bulundu. Modern bir şekilde tedavi yapıyoruz. Her kanser türünde büyük gelişme var. Beyin tümörlerinde bile...."Prof. Topuz, bu açıklamalardan sonra halkın modern tıptaki gelişmeleri dikkate almaları gerektiğinin altını çizdi ve şu önemli uyarıyı yaptı: "Demek ki modern tıppı hiç bir zaman bırakmıyoruz. Kocakarı ilaçlarının, sahtekarların, şarlatanların kol gezdiği bir ortamda. Ben televizyona çıktığımdan beri biraz sustular. SAKIN İNTERNET KANALIYLA İLAÇ ALMAYINIZ! Tarım Bakanlığı’nın kontrolünden geçmiş ilaçları alalım eczanelerden. Ortalık sahtekar kaynıyor."İŞTE PROF.DR.ERKAN TOPUZ’DAN ÇARPICI BİLGİLER VE UYARILARŞEKER KANSERİN EN SEVDİĞİ GIDADIR -2020 yılında 20 milyon belki daha fazla kişi kansere yakalanacak. Çünkü çılgınca bir artış var. Amerika’da 550 ton böcek ilacı toprağa dökülmekte. Her bir bebeğe senede 2,5 kilogram ziraat ilacı düşmekte. Türkiye’de bu daha bilinçsiz kullanılıyor. Onun için ’Biz niye kanser oluyoruz?’ demeyin. İşte bunlardan dolayı oluyoruz. Bizim Karadeniz’de fındık veya diğer tarlaları açmak için zehir döküyorlar. Bu zehirler suya geçiyor ve bizim zavallılar şakır şakır o memba sularıyla zehirleniyorlar. Karadeniz ya da Antalya’daki yerler vs. Çiftçilerde beyin tümörü, lenfoma, lösemi en çok görülüyor. Çünkü içtiği suyla direk kanseri alıyor. Topraktaki dikenler bitsin diye oturup dibine zehir atmamalılar.-İnsanlar kendi kendini kansere hazırlıyor. Dünya kansere çanak tutuyor. Yani hepimizin kanser olması için dünya uğraşıyor. Amerika dahil. -Amerika’da kolaya, japon yemeklerine bile şeker koyuyorlar. Çünkü şeker şişmanlatıyor, doyurucu oluyor. Bu da obeziteye sebep oluyor. Obezite demek kanser demek. Şeker demek, kanserin en sevdiği gıda demek. Yani Amerika’lı vatandaşını korumuyor. Rahatına bakıyor. Millete ucuz beslenmeyi ve fastfoodu dayatıyor. Onun için birinci sebep korunmak. -Beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan kaçınmak gerek. Tuzu kaya tuzu olarak çok az miktarda tercih etmeliyiz.-Hiç bir ürünü devamlı olarak kullanmayınız. Mesela suları 3 ayda bir değiştiriniz. Ne olursa olsun hepsinde ufak bir karışım vardır. Kronik olarak aldığınız bir şey uzun sürede kanser yapar. Kaynatmakla alakası yok. Dağlardan tepelerden gelirken bu bitkisel ilaçların içine karışması olayı doğrudan doğruya farklı bir konuma getiriyor.-Esmer ekmeğin kabuğunu yeyin. Kabuğunda kanserden koruyan bir madde bulunur.-Örneğin kuşkonmaz, fesleğen çok büyük şifadır. Fesleğeni salatalarınıza atın, büyük miktarda C vitamini vardır. -Rezeneyi bol bol tüketin. Rezeneyle beraber, taze zencefil, nane ve bir elmayı birleştirip katı meyva sıkacağından çıkarıp yemeklerden önce bir iki çorba kaşığı içerseniz sizi miğde kanseri, ülser ve gastritten korur.-Kemoterapi ve radyoterapi görenler, kaynar suyun içine bir kahve kaşığı kuru zencefil, papatya ve bir dilim limon koyup günde 3 kupa tüketebilir. Bu karışım, ağız yarasına mani oluyor, radyoterapinin meydana getirdiği bazı yanmalara mani oluyor, kemoterapinin meydana getirdiği bulantıyı azaltır.-Çemenin, tümör hücrelerini küçülttüğü görülmüştür. Aynı zamanda domates salçası, sarımsak, arnavut biberi (acı seviliyorsa) ve mesela tarhun gibi mucizevi bitkiler çektirilip bir dilim her gün ekmeğin üzerine sürerse kanserden kendisini korumuş olur bir ölçüde.-Kansere yakalanmadan evvel süt içmekte hiç bir mahsur yok. Ama kansere yakalandığında insanlar aşırı miktarda sütlü gıdalar almamalı. -Ailesinde meme kanseri olmasa bile 7-8 kadından biri zaten bu hastalığa yakalanıyor. Meme kanserinden korunmak için ve herhangi bir şekilde memede fibrokist ya da başka kist varsa keten tohumunu eksik etmeyecek, soya yağı, E vitamini, selenyumunu alacak (doktora danışarak almalı) Ailede meme kanseri varsa kesinlikle hormonal ilaç almayacak. -Kolon kanserleri: Kabızlık kesinlikle çekmemeli. Bu tür hastalar havuç, ananastan büyük fayda görürler. Bu kişilere doğrudan meyva suyunu tavsiye etmiyorum. Direk meyvayı posalı tüketmeliler. Kırmızı etten kaçmalı, tuzlu ve bekletilmiş etler, sucuk, salam, sosis gibi yiyeceklerden ve fastfooddan kaçmalı.-Normal pamuk kanserojendir. Ama doğal pamukta arpa buğday, fasulye, soya, mercimekleri çillendirsinler ve salatalarına katsınlar. Bu filizler kanserden korur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. -Biberiye meme ve diğer kanser türlerinde çok büyük şifadır, depresyona da iyi gelir.Balkonunuza ekin, yaşını salatalarınıza atın, kurusunun da çayını yapın. Arnavut biberi çok şifalıdır. Karahindiba, kuzukulağı, tere gibi bir çok faydalı bitkiyi balkonlarda yetiştirebilirsiniz. -Keten tohumu tane olarak alıp, küçük bir kahve veya karabiber öğütücüsünde öğütüp her gün bir çorba kaşığı alınmalı. Ama her iki üç günde bir tazeleyin. Çok şifalı. meme ve kolon prostat kanserinde özellikle. İçinde önemli yağlar var. Ancak soya yağı ile keten tohumu meme kanserine yakalananlarda YASAK.-Zeytin başlı başına bir şifadır. Ama dikkat edin benzin veye yağ üreten fabrikalardan teneke alıyor ve içlerinde zeytinyağı yapıyorlar. Bu çok tehlikeli ve kanserojen. Belli bir markayı ya da bildiğiniz yerden alınız. Bunlara bir de boya katıyorlar. -Rahim ağzı kanserinden korunmanın başında havuç gelir. Kırmızı olan yiyecekler çok önemlidir. Kırmızı olan herşeyin rahim kanserinde çok büyük bir etkisi vardır. Dulavratotu, civanperçemi çayı miyom oluşmasını yavaşlatır. Her kadın yılda bir kez simir testi yaptırmalı. -Sakın sıcak ya da kaynar suyla ya da meyva susuyla veya susuz bir şekilde hap yutmaya kalkışmayın. Mutlaka suyla için. Çünkü bunlar yemek borusuna takılı kalıyor, bir süre sonra ülser meydana getiriyor. Kronik ülser de zamanla kanser meydana getiriyor. Bu basit bir uyarı ama binlerce insanın hayatını kurtarır.-Zerdaçal, Tanrı’nın bir mucizesidir. Günde 2-3 çorba kaşığı alabilmeliler. Bir tavuk çorbası yapıp içine koyup ailecek yesinler mesela. Bunu bir baharat olarak kabul etsinler. -Elma ve soğan da çok önemlidir. Mutlaka yenilmesi lazım.BU ÇALIŞMA DÜNYADA İLK Prof. Dr. Erkan Topuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın öncülüğünde yeni bir uygulama yapmaya hazırlandıklarını ve bu uygulamanın dünyada bir ilk olduğunu belirtti. Özellik sigara içenleri akciğer kanseri konusunda uyarmaya yönelik olan ve sağlıklı beslenmeyi anlatan bir takım bilgiler elektronik bilboardlarla halka verilecek. Topuz, bu uygulamayı şöyle anlattı: "20 saniyede bir 1 insan akciğer kanserinden ölmeye başladı. Çeşitli yerlere konulacak bilboardlarla sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgiler verilecek ve her 20 saniyede bir 1 insanın öldüğü hatırlatılacak. İnsanlar 20 saniyede bir kafasını kaldırıp bakınca, bir kişinin daha eksildiğini görecek. Bu bilgiden sonra da herhalde kafasına dank edecek."

Topuz’un kanserojen uyarıları


Kanser konusunda çok önemli bilgiler veren Prof. Dr. Erkan Topuz, bu kez Arena’daydı. Topuz’un verdiği hayati bilgiler arasında son derece dikkat çekici ayrıntılar vardı. İşte 24 saat boyunca maruz kaldığımız kanserojen tehditler...

Star TV’de, araştırmacı gazeteci Uğur Dündar yönetimindeki Arena programına konuk olan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine çok çarpıcı açıklamalar yaptı. 2020 yılında dünyada 20 milyon insanın kanser olacağını vurgulayan Prof. Dr. Erkan Topuz, yiyecek-içecek maddelerinden, giyim kuşama ve temizlik malzemelerine kadar bir çok üründeki kanser tehlikesine dikkat çekti ve son derece önemli uyarılarda bulundu. İşte Prof. Dr. Erkan Topuz’un açıklamaları:-Yeni arabalarda çok güzel kokular vardır. İşte kanserojen! Çünkü arabaların içindeki tüm o plastikleri yapıştırmak için kullanılan yapıştırıcıların hepsi kanserojendir. Tabiatta o kadar güzel yapıştırıcılar vardır ki... Mesela ipek böceklerinin salgısından elde edilen zamkın gücü başka hiç birşeyde yok. Midyeler, denizdeki demirle birleşerek taşa yapışıyor ve onu kopartamıyorsunuz. Korkunç bir yapıştırıcı gücü var. işte dünya yavaş yavaş bunlara dönmeli...-Kuru temizleme işleminden geçen giysilerin üzerinde kanserojen madde kalıntıları vardır. -İşyerlerinde bilgisayarlar açık, belki oda da televizyon var ve o da açık, cep telefonları da tabii yanımızda... Radyasyonlu ortamları havalandırmak gerekir. Cep telefonlarıyla 30 saniyeden fazla konuşmak, 10 yıl sonra beyin tümörlerinin 2 katına çıkmasına neden olmakta. Cep telefonlarını kulaklıkla kullanalım. Nispeten daha koruyucu bir etkisi var. Bilgisayarlarımızı gerekmedikçe açık bırakmayalım. Televizyonları 6-7 metre uzaktan izleyelim. -Baz istasyonlarına aşağı yukarı 1 kilometre uzaklıkta oturmamız gerekir. Bir de ayriyeten Amerika’da yeni çıkan yasa ile cep telefonlarını kuvvetlendirici yerler var. Onların da okullara 500 metreden yakın olmaması gerekiyor. Yeni yapılan bir çalışmada (2005 yılı Amerika’da) otobana yakın oturanlarda özellikle çocuklarda kanser ve lösemi riskinin 5 kart arttığı görülmüş. Arabalardan yayılan mazot ve kurşun atıklarından dolayı. -Çalışan insanların çoğunluğu öğle tatillerinde fastfood yiyorlar. Yanında bir gazlı içecek var. Tabi bunların içinde şeker var. Şeker kanserin en önemli dostudur. Fastfooddaki et kırmızı et ve yanmış. Bunun içinde bir yığın katkı maddesi var. Yanında ise hiç hiç sebze yok. -Sodayı da aşırı tüketmeyelim. Radyasyon var çünkü içinde. 1-2 tanenin zararı yok ama aşırı miktarda tüketmeyelim. -Sert içkilere karşıyız. Votka, rakı gibi. Çünkü miğde, ağız, diş ve mesane kanseri yapıyor. Günde 2 bardak şarap içen kadınlarda meme kanseri riskinin 3-4 kat arttığı görülmüştür. Ama bu çok yanlış anlaşılmasın, şarapçılar iflas eder. Şarapların içinde de pestisit var. Çünkü bunlara organik gübre atabiliyorlar. Organik şarap içebilirler. Kaliteli yetiştirene karşı değilim, ama üzümler aşırı büyük olsun diye çok aşırı gübreleniyor. -Zeytinciler de bunu yapıyorlarmış. Zeytinler iyi olsun diye 5 kat fazla gübre atıyorlarmış. -Yapraklı olan yiyecekleri lahana, kıvırcık, marul gibi sebzelerin ilk 4 yaprağını atalım. Çünkü istediğiniz kadar yıkayın, organik bile olsa pestisiti uzaklaştırmanız mümkün değildir. -Lahana veya haplarını tüketin. Kırmızı turp, lahana, karnıbahar ve brokoliyi haftada 2 kez tüketirseniz hipotriodi yapabilir. O yüzden genellikle buharda pişirin ve öyle tüketin. Organik nedir? -Doğrudan doğruya pestisit atılmamış yani tabi toprakta yetişen, zirai mücadele ilacı kullanılmamış, organik gübre genellikle kullanılmış yiyecekler. Organik gübre de çok önemli. Amerika’da organik gübreye bile bakıyorlar. Çünkü o gübrenin alındığı hayvan da pestisit almış olabiliyor. Bu çok ince bir çizgi. -Dünyanın en iyi organiklerinde bile yine 3-5 tane pestisit bulunmuş. -Hakiki organik, Tarım Bakanlığı’nın tasdiki olanlarını almak zorundayız, yani artık buna inanmak zorundayız. Ama onun dışındakilere de çok dikkat etmemiz gerekiyor.Organik ürünün ne faydası var?Organiklerde salvastrol denen bir madde var. Mesela kırmızı turp kendisini haşarelerden, böceklerden ve etrafında kendisini rahatsız edebilecek zararlı mahsullerden koruyor ve bunun için de salvastrol denilen maddeyi salgılıyor. Doğal bir savunma. Ama maalesef inorganik yetiştirilen ürünlerin salvastrol üretmesine gerek kalmıyor. İşte biz organik olanı aldığımız zaman salvastrol ümmün (bağışıklık) sistemimizi güçlendiriyor, kanserden koruyor, kolestrol seviyesini düzenliyor vs...-Çocuklar patates kızartmasını çok seviyorlar. Onların keyfini kaçırmayalım. İlk yağda, temiz bir yağda biraz kızartılabilir. -Çocuklara balık terbiyesi verelim.Neden kuzu eti?-Ben kırmızı et için sadece kuzu etini önerdiğimde bir öğretim üyesi çıktı "Ankara’da kuzu kalmadı" dedi. Kuzuyu önermemin nedeni şu: Gariban doğduktan sonra hiç bir zaman tarlaya salınmıyor. Çünkü tarlaya salındığı zaman pestisitleri otluyor hayvan. Onun dışında biz ineklere 80 kilo süt versin diye büyüme faktörü veriyoruz. Bu gidip adalesinde birikiyor. Büyüme faktörü vücudunda kanına giriyor, kanıyla adaleye ve sütüne geçiyor. Hormon bu, ve kanserojendir. Vücuda girdiği zaman insülin oranını yükseltiyor ve insülinin inip çıkması da glikozu tetikliyor. Yani üç yönden kanserojen oranı tetikleniyor. İnsanları aydınlatmak zorundayımBunlara rağmen, maalesef bana bir öğretim üyesi de bunu söylüyor. Ben de dedim ki: "Eğer siz istiyorsanız diğerlerini de yiyebilirsiniz ama ben insanların yüzde 90’ı benim ağzımın içine bakıyor. Onları aydınlatmak zorundayım. Sağolsun, Uğur Dündar ile biz bu işe soyunduk. Siz ne derseniz deyin biz bu işin peşindeyiz". Genellikle bütün Amerika’daki büyük şirketler -Türkiye’de tabi buna bir yerde yakın-biz böyle bir şeyler söylediğimiz zaman hemen bir bilimsel kurul kuruyorlar. ’Bunlar satın alındı’ demiyorum, iftira etmiyorum hocalarımıza ama bunlar hemen bir çalışma başlattırıyorlar, belli büyüklükte bir fon alarak. "Bu fonun sonucunu bekliyoruz efendim, bu nasıl olur?" diyorlar. Bu sürüyor 3-4 sene. O süre içinde de köşenin köşesini dönüyorlar. Bu arada da bir sonuç çıkmıyor bundan zaten. Gerçekleri açıklayanları tehdit ediyorlar -Bizim gibi yeşilci olanları, dernekleri mahkemeye veriyorlar, tehdit ediyorlar. Ben de alıyorum bu tehditleri. Tehdit ediyorlar ve bunun dışında milyonlarca dolarlık tazminatlarla gözünüzü korkutmaya çalışıyorlar ve karşı lobiler kuruyorlar. Çünkü işte ’Dünya aç kalacak, dünya yok olacak, eğer biz bu tarım mahsullerini üretmezsek, bu kimyasalları yok ediyorlar ama biz bunları dolaylı olarak ortaya çıkartıyoruz, besin değerlerinin içine söylediğiniz bitkilere enjekte ediyoruz vs..’ diyorlar. -Domatesin çekirdeği yok. Tohum vermiyor. Büyük tröstler Türkiye’ye satıyor belli miktarda. Onu çoğaltamıyorsunuz çünkü içinde tohum yok. Bunu en çok satan İsrail’dir. Onlar bize tohum yollamasa biz açız. Biz bunu kendimiz üretebiliriz. Biz bunu niye yapmıyoruz? Ama onlar genetiğiyle oynayarak en aza indiriyorlar. -Çekirdeksiz karpuz yiyoruz. Olacak şey mi?! Sanki çok makbulmuş gibi. Halbuki çekirdeğini ayıklasak ne olur?!! Üstelik iki katı fiyatına satıyorlar. Halbuki karpuz betakrotan bakımından kırmızılar içinde kanserden koruyan en iyi varlıklardan bir tanesidir. Bulaşık detarjanlarındaki tehlike -Bulaşık makinasındaki deterjanı hiç bir şekilde arıtamayız. Çok az miktarda da olsa kalıcı olur. Deterjanın içine elma sirkesi koysunlar. Makinadan çıktıktan sonra da büyük bir cam kabın içine 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi koyalım. Tabağımızı sofraya koymadan önce bunun içine sokup çıkaralım. Çünkü deterjana sirke de koysanız ne kadar yıkarsanız yıkayın, çok az miktarda da olsa pestisit kalır.-Mutfakta, porselen, cam ve çelik kullanalım. -Bakır, aliminyum ve plastik mutfağınızda olmasın. -Dip balıklarında kanserojen madde var. Kefal, barbun, mezgit kanalizasyon diplerinde yetişiyor. İstanbul’da yenilen karides, midye ve istiridyeye ağzınızı sürmeyin. Zehirleniyorsunuz. Midyeden çok zehirlenen insan oldu. Çünkü doğrudan doğruya kanserojen, içinde kurşun ve civa var. Beyin dokusunda tahribat yapıyor, atılmıyor. En büyük kanserojen civa. Bunlar da çinko da çok. -Bitkisel baklagiller, bunlar protein ihtiva eden tabi proteinler. -Yumurtanın beyazı dünyanın en faydalı en zararsız proteini. Herkesi ekrana çıkarıyorlar, medya çok hatalı! Türkiye’de sazı eline alan, olur olmaz herkes artık ekrana çıkıyor, reyting getirsin diye. Medya maalesef çok suçlu. Her programda görüyorum lise mezunu bile olmayan adamlar herbalist diye çıkıyorlar. Doktorlar belki nam yapsın, şöhret yapsın diye bilir bilmez bunların belki kapağını açmamış çıkıp konuşuyorlar. Dikkat edin diyorum ve buradan uyarıyorum; prostat olan hastalar çinko almasın ve yüksek doz kalsiyum tüketmesinler. Prostat kanserinde tetikleyicidir ve kanser olduktan sonra da süreyi kısaltır. -Çocuklarımıza gazlı içecekler değil meyva suyu verelim. Muhakkak posalı tüketmelerine dikkat edelim. -Türkiye’de bazı derneklerden gelen bazı yazılarda, yüzde 70 saf meyva suyu olduğu söyleniyor. Bunlara inanmak durumundayız. Çünkü çok büyük şirketler bunlar. Ama meyva suyu olmayan, esans olanlardan kaçalım. Üzerinde yazıyor zaten. Ama tarihlerine mutlaka bakalım. Meyva suyu sıkıldığı andan itibaren 8 saatte değerini kaybeder O nedenle tarihlerini yakın alsınlar lütfen ve onları 1 ay içinde bitirelim.-Türkiye’de hakikaten muazzam bir meyva potansiyeli var. Bütün çiftçiler, köylülerimiz bunlardan para kazanıyor ben buna niye mani olayım. Ama çabuk tüketsinler. Bir elmayı bile kesseniz üstü iki saat sonra siyah olur, oksite olur ve işe yaramayabilir. Ama bunlar kendisini pastörize ettikleri için bunları 1-2 ay içinde tüketmemizi sağlasınlar. Beni düşman bellemesinler Bizim bu tatlı uyarılarımız hem çocuklarına hem torunlarına ve gelecek nesillere faydası olacak. Biz tatlı uyarılar yapıyoruz. Bizi düşman bellemesinler lütfen, dost bellesinler. Biz onları tatlı tatlı uyaralım, onlar da bu zararlı şeylerden ufak ufak çekilsinler. Tabi ki bir anda çekilemeyecekler.Fast Food’çuları desteklerim AMA...-Bizim fast food’çular biraz kendilerine gelsinler lütfen! Fast Food’ların yanında bir tabak da yeşil ikram etsinler. İyi yıkanmış, sirkeli sudan geçirilmiş...O zaman biz bunları destekleriz. Şu an buradan uyarıyorum. Eğer Fast Food’un yanında bir tabak da bedava yeşil salata -veya salatalık, kıvırcık salata, domates de olur- verirlerse söz veriyorum burada, o zaman bütün bu Fast Food’çulara sevgiyle yaklaşacağım. Hayvanlarda bile kanser artıyor -İngiltere’de köpeklerin yiyeceklerine yeşil salatalar eklendi ve köpeklerdeki kanser oranında yüzde 90 oranında azalma olduğunu görüldü. Köpeklerde bile bir yeşil kanser oranını düşürmüş. Yani zehirin panzehiri yine yeşil. Bu da 2006 yılının bir çalışması. Gece çalışan kadınlarda meme kanseri riski yüksek Her insan haftada bir kez gece hayatı yaşayabilir, çılgınlıklar yapabilir. Ona karşı değilim. Bu günlük hayatını renklendirebilir. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, gece çalışan kadınlarda 5 kat fazla meme kanseri görülmüş. Karanlıkta uyumak, aşağı yukarı 30-40 yaşından sonra... Beynimizde melatonin denen bir hormon vardır. Bu melatonin karanlıkta ortaya çıkar. Ümmün sistemi korur, vücudu gençleştirir, dengelendirir, mutluluğu sağlar, uyku düzenini sağlar, kansere karşı ümmün sistemini uyarır, çok güçlüdür. Gece hayatı olan insanlar bu hayatı değiştirsinler. Yağlara dikkat! Biz katı yağlara karşıyız. Yanlış anlamasınlar ama onlar zeytinyağdan üretmişler falan, ona karşı değiliz. Bu kadar ilanlar vererek, beş kişiye kutuyu tutturarak, televizyonlara çıkarak insanları aydınlatmaları yönünden güzel bir şey bu. Biz katı yağlara karşıyız. Tereyağa da karşıyız. Ama zeytinyağdan yaptıklarını söylüyorlar. Ama bunu yaparken akla bir soru geliyor ’Acaba ben katı yağ alacağıma niye zeytinyağ yemiyorum ki?’ diye bir soru geliyor akla. Soya yağından yapıyoruz falan filan diyorlar ama iz çok hijyenik olduğu ve kaliteli insanlara kutuyu tutturarak gösterdikleri için onlar da çok kaliteli öğretim üyeleri var aralarında, diğer kişiler var işte medyada isim yapmış kişiler. Tabi ki onlara saygı gösteriyoruz. Bu kampanyanın diğer firmalara da örnek olmasını ve sağlıklı şeyleri insanlara duyurmalarını tavsiye ediyoruz. PEKİ KENDİSİ NELER YAPIYOR? Prof. Dr. Erkan Topuz, halkı aydınlatıcı bilgiler verdikten sonra, kendi günlük yaşamı içerisinde neler yaptığını, nasıl beslendiğini de kısaca özetledi. Topuz şunları anlattı: "Ben normal olarak 22:30 ya da 23:00’te yatarım. Karanlık bir yerde yatarım, sabah da 05:30 veya 06:00’da kalkarım. Aşağı yukarı 40 senedir, üniversitedeki hayatım ve çocukluğumdan beri böyledir. Televizyonu çok uzak mesafeden izlerim. Bilgisayarımı açık bırakmam. Çocuklarıma da açık bırakırlarsa kızarım. Cep telefonuyla 30 saniyeden fazla konuşmam. Hemen kapatırım. Ama bu benim alışkanlığım çok çabuk konuşmak. En az 80-90 kişi bana mesaj bırakıyor. Cep telefonlarımı belli saatlerde açarım. Öğlen bire kadar telefonumu açmam. Akşam da 22:30 kadar da açıktır. Sonra kapatırım. Haftanın 5 günü balık çorbası içiyorum. Dip balığı dışındaki balıklarla yapılan çorba. Bu çorbanın içine zerdeçal mutlaka koyarım. Zerdeçal, bizim sarı safran dediğimiz ve köri olarak da piyasada bulunur. Kansere çok etkilidir. Gerek korumasında gerekse kanser esnasında damarı bağlayan bir maddedir. Aşaığı yukarı her 200 gram için bir çorba kaşığı attırıyorum. Bu zaten çok lezzetli bir şey. Bütün Uzakdoğu’nun ve Avrupa’nın tükettiği bir olay. Ama bizde bu terbiye yok. Haftada mutlaka 1-2 kez balık yerim. Genellikle esmer pirinç yemeye çalışırım. Beyaz un, beyaz şeker ağzıma sürmem. Hastalar teşekkür için baklava falan getiriler, içinden bir tane alırım bazen hatırları için. Evimize beyaz ekmek girmez. Yemeklerde kaya tuzu kullanırız. Sabah kahvaltısında 1 veya 2 bardak su içmeyi tavsiye ederim. Vücuttaki toksinleri atar. Bir de kahvaltıda yeşil çay tavsiye ediyorum. Ayrıca, yeşil çay, böğürtlen, ısırgan ve limon kabuğundan yapılan çay çok önemlidir. Isırfan yaprağı ve kökü, prostat, mide, meme kanserinden korur. Ben bunu sabah tüketirim. Eğer organikse mutlaka 2-3 domates yerim. Keçi peyniri tercihimdir. Çocukluğumdan beri çok zeytin tüketirim. Zeytin eğer organikse dünyanın en faydalı yiyeceklerinden.Sabah kahvaltısından her türlü yeşili tüketebiliriz.Biz diyoruz ki bire beş veya yedi sebze tüketin. Minerallerinizi, betakrotenlerinizi, selenyumunuzu vs. bütün minerallerinizi bunlardan almaya çalışın. Ama bazı oranlar var ki bir oda kadar selenyum tüketirseniz o zaman kanserden korunursunuz. Ama 200 ünite E vitaminiyle beraber tüketirseniz prostat kanserinden yüzde 20 korur. Ben E vitamini alıyorum. Omega3’ü balıktan alıyorum ama yeteri dozda alıyor muyuz? Omega 3’ü bir ay içelim, bir hafta dinlenelim. Çünkü omega 3 bizim için çok faydalı. Devedikeni sütü alırım. Bunun karaciğeri kanserinden koruduğu 3 bin senedir malum. Prostat ve mesane kanserinde tümörü durdurucu etkisi gözlenmiş. Bromalein kullanıyorum. Ananasın köküdür, özüdür, çok şifalıdır. Ama bunları periyodik olarak kullanıyorum. Bunun dışında bazı tip mantarlar kullanıyorum. Hiç bir şekilde zayıflatıcı gıdalara gitmeyiniz. İnanmayınız diyetçilerin 8-10 kilo verdirdiğine. Çünkü sizi kansere hazırlıyor. Manken olma sevdasına girmeyin, sağlıklı yaşayın. Tabi ki biz boy kilo oranına dikkat ediyoruz ama ayda 1-1,5 kilonun üzerinde kilo vermek kansere hazırlıktır. Çünkü yüksek oranda kilo verdiğimiz zaman, vücuttaki yıkıcı mahsuller ve tüm zehirli atıklar kansere dönmektedir. Normal boy-kilo indeksine giriiniz ama ayda 1-1,5 kilo verin. Mesela yeşil çay, hem kanserden korur hem de kilo almalarına mani olur. Bromalein (ananas özü), kilo aldırmaz, vücuttaki ödemi atar, kanserden de korur. Veya ananası günde 2 bardak tüketin ya da bunları alamıyorsanız günde 2 bardak yeşil çay tüketin. Kırmızı et ben yemem. Ancak ayda ayda ya da bir iki ayda yerim. O da dışarıda yerim. Bizim eve kırmızı et artık girmiyor. Balık, tavuk ve hindi yerim sadece."